Depremden depreme bir arpa boyu - Recep Yılmaz

Depremden sonra TV kanallarında günlerce fay hatlarını dinledik. Türkiye gibi yerin altındaki levhaların kesişim bölgesinde yer alan bir deprem kuşağı ülkesinin fay gerçeğini öğrenmeyen kalmadı. Ancak her deprem sonrası günlerce fayı konuşmak boğulan bir topluma yüzme öğretmek yerine denizin derinliğini anlatmak gibi bir şeydir. Çünkü deprem değil kâr hırsı öldürür, "imar barışı" öldürür, vurdumduymazlık öldürür!Artık eski ve güvensiz binaların dönüşümünün neden yapılmadığını, nasıl yapılacağını, ne zaman yapılacağını somut bir şekilde ortaya koymak ve sorgulamak gerekiyor. Yapı stokunu depreme dayanıklı bir biçimde dönüştürmedikçe bir sonraki depremde hangi ilimize ağlayacağımızı tahmin etmek zor değil!'Paran kadar' dönüşümBu düzen en çok yoksul halkı yani emekçileri vuruyor. Yıllar önce olanakları ölçüsünde "başını sokacak" bir ev sahibi olmuş ve bugün güvensiz olduğunu bile bile o evde oturmak zorunda olan milyonlarca insan var. Yine kirası daha uygun olduğu için güvensiz binalarda oturmak zorunda olan milyonlarca insan var. Sosyal devlet topluma güvenli bir barınma hakkı sunamıyor. Sadece "Cebinde 1 milyon lira varsa müteahhidini bul, yık, yaptır" diyor. Şu an uygulanmakta olan "kentsel dönüşüm" sistemi sorunu çözmekten çok uzakta.Peki, siyasi iktidar ne yapıyor Bugüne kadar ciddi bir karar almadığı gibi işin kötüsü her defasında siyasi hamaset diliyle toplumu kutuplaştırıp günü kurtarmaya çalışıyor. Aynı iktidarın 2018'de tüm itirazlara rağmen çıkardığı imar barışı ile durum daha da içinden çıkılmaz bir noktaya geldi. Binlerce kaçak kat, kaçak bina, kaçak bölüm yasal zırha kavuştu.Bırakın deprem güvenliğini, afet planını, kentleri içinden çıkılmaz bir duruma getirdiler. İmar rantı