Tarihi seçime giderken son durum raporu...

Seçimler, "demokrasinin bayram günleridir." Yara bere alarak bugünlere gelen Türk demokrasisinin en başarılı olduğu alan; "hür, serbest, şeffaf ve güvenilir seçim yapabilme kabiliyetidir." Bir bu kadar önemli olan husus da "sandıktan çıkan sonuca tüm tarafların rıza göstermesidir!" 14 Mayıs 2023'ün de 1950 ruhunun yaşandığı ve yaşatıldığı bir dönüm noktası olmasını diliyoruz. Ancak, öyle bir çağda yaşıyoruz ki... Sandığa ve seçmen iradesine etki etmek için kayıt dışı bir dizi aktör bilhassa sosyal medya üzerinden örgütlü faaliyet yürütebiliyor. Ve bu operasyonel aktörler, sandık sonuçlarını manipüle edebilecek yani güveni zehirleyebilecek argümanları da oluşturup, seçmeni önden şartlandırabiliyor. Sağduyulu her vatandaşın, en fazla özen göstermesi gereken nokta da burası. Yani, "sandığın namusu!" Nihayetinde, "seçime gidiyoruz, savaşa değil!" Kaldı ki Türkiye'de seçim hiç eksik olmuyor. 2024 baharında da bizleri, bu kez yerel seçimler bekliyor. Kabul, kampanya döneminde siyasi rakipler, birbirleri hakkında söylenmedik söz bırakmıyor. Maalesef seçim maratonunda dozu artan böylesi yıpratıcı bir siyasal kültürümüz var. Ama yine de vatandaşlar kitlesel olarak bu gerilime kapılmayacak basireti gösteriyor, siyasiler de seçim sonrasında devlet-millet işlerini düşünerek, düne fazla takılmadan ileriye bakmayı başarıyor... Bununla birlikte... Özellikle son düzlükte CHP liderinin ortaya attığı iddialar, "asimetrik davranış stratejisinden" izler taşıyor. "Nedir o" derseniz... Proje veya vaatleriniz seçilecek kadar taraftar bulamıyor ya da ilave destek arayışı zaruri hale geliyorsa... Şu anda olduğu gibi yapılan şey, "spekülasyon, duyum paylaşımı, bütün bunların gerçekmiş gibi farklı mecralarda yayılması ve hatta bu algı yönetimine uluslararası boyut da kazandırılması!" oluyor... Kendi kitlesini istim üstünde tutmayı, kararsızları yanına çekmeyi hedefleyen bu muhalif siyaset tarzı hem kaybetmeye bahane yaratmayı hem de sandığın sıhhatine