Soluklanmış demokrasi...

TBMM Genel Kurulu'nda herkesin görebileceği şekilde "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!" yazısı vardır. Egemenliğin kaynağı yazılı olmasına yazılıdır da 103 yıllık Meclis tarihinde, bu sözün hakiki manasını bulduğu dönemler -maalesef- sınırlıdır. Egemenliğin millet dışındaki ortakları, vesayet odakları ve kayıt dışı siyaset unsurları, "İktidar ama muktedir olması istenmeyen" siyaseti hem şekillendirdiler hem de anayasal kurallara bağladılar. Yetmedi! Muhtıralar, darbeler, post modern darbelerle güya "demokrasiye balans ayarı yaptılar!" Daha doğrusu yaptıklarını zannettiler. Aslında, milletin iradesinin üstünden silindir gibi geçtiler. Ne mutlu ki... Bu aziz millet, sandık yoluyla devletin yönetimine meşruiyet temelinde her zaman el koymayı başardı. "Millet için millete rağmen" anlayışını tarihin karanlık sayfalarına gömdü. Dün TBMM'de, 28. Dönem Milletvekili Yemin Töreni vardı... Bugün de doğrudan ilk kez halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "yemin törenine tanıklık edeceğiz!" Haydi, gelin biraz hafızalarımızı tazeleyelim... Cumhurbaşkanının "sözde mi özde mi anayasaya bağlı olacağı" tartışmalarını hatırlayalım. Her cumhurbaşkanı seçiminin yarattığı siyasal sancıları bir kez daha hissedelim! Meclis'te karşılaştığımız Kamu Başdenetçisi, 28 Şubat'ın canlı şahidi Şeref Malkoç'un da dediği gibi... "Ne zaman cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşsa, gözler askerlere çevrilirdi. Genelkurmay Karargahı'nın ziyaretçi sayısı artar ve komutanlar, seçilmişlere karşı faaliyete geçmeye adeta azmettirilirdi. Şükür, bugünleri de gördük. Millet kararını verdi. Cumhurbaşkanı seçildi. Yemin edip görevine başlayacak, aynı gün kabineyi kuracak, hızla milletin problemlerinin çözümüne odaklanacak.