Enflasyona dair

Ekonomideki dönüşüm süreci, "destek-köstek" sarkacında ilerliyor. Sıcak paraya ve yüksek faize dayalı kur kapanından çıkış iradesine destek verenlerle, Türkiye Ekonomi Modeli'nin teklemesini bekleyen, hatta isteyenler arasındaki ayrışma giderek netleşiyor. Hali hazırda, "kur oynaklığı" kontrol altına alındığı ve döviz fiyatları belli bir istikrar kazandığı için, piyasaya negatif enerji pompalayanların en önemli argümanı olarak "enflasyon yorumları" dikkati çekiyor. Öncelikle şunu kayda geçirelim... Enflasyon, açık bir gerçek. Yani, herkes gelirine ve harcama kalıbına göre, farklı düzeylerde hayat pahalılığını yaşıyor. Oysa burada kritik konular çok yönlü... Dar ve sabit gelirlilerin enflasyona ezdirilmemesi, fahiş fiyatla mücadele, kurdan enflasyona geçişin sınırlanması ve fiyatlar genel seviyesindeki artış eğiliminin kırılması. Bu açılardan bakıldığında... Asgari ücretten emekli aylıklarına, memur maaşlarından sosyal içerikli ödemelere kadar en geniş yelpazede gerçekleştirilen düzenlemeler, halkı enflasyona ezdirmeme kararlılığının somut göstergesi. Piyasa bozucu stokçulukla ve rasyonel temele dayanmayan fiyat oyunlarıyla mücadeleyi hedefleyen yasal ve idari adımların yanı sıra fiili denetimler de -anlayana- çok belirgin mesaj niteliğinde... Gelelim bam teline... Ocak ayını istisnai konuma getiren kamu kaynaklı yönetilen ve yönlendirilen fiyatlara dayalı düzeltmelerin, enflasyonu yukarı yönlü etkileyeceği biliniyor. Burası tamam... Ancak; Türkiye'deki piyasa tecrübesi, fiyatlama davranışında, kurların suni biçimde fırladığı seviyenin baz alındığını teyit