Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğa'ın liderlik ettiği Gazze diplomasisini artık sadece Filistin davası ile sınırlamak mümkün değil. Gerek siyasi gerekse insani sahada verilen mücadele, yeni dünya düzeninin de habercisi! Ürettiği evrensel değerler sistemi ile çelişen, ahlaki üstünlüğü erozyona uğrayan Batı camiası, küresel vicdanın tabandan yükselen sesini bastıramaz halde!
Erdoğan, bir çalışma ziyareti kapsamında dün Berlin'de idi. Almanlar; ziyaretin zamanlaması ile Müslümanlara ve dünya kamuoyuna verilecek mesajların içeriği için adeta diplomatik perdeleme uyguladı. Özellikle işlenmiş Alman medyası ise "Hamas'a özgürlük savaşçısı, İsrail'e terörist devlet diyen Erdoğan Berlin'de. Ve tüm bunlara rağmen O, önemli biri ve O'na ihtiyaç var!" ikilemini aşamadığını itiraf etmiş durumda.
Holokost sicili yüzünden İsrail'e, daha doğrusu Siyonizm'e boynu bükük olan Almanlar, meseleyi 7 Ekim'e ve Hamas-İsrail çatışmasına indirgemekten vazgeçmiş değil. Tarihi kökleri 1948'e kadar uzanan Ortadoğu sorunu karşısında kör ve sağır olan çevreler, elbette seçim kazanmış ama iktidar olması engellenmiş Hamas'ı gerçekçi biçimde ele almakta zorlanmakta. Tam da bu nedenle Gazze'de,10 dakikada bir çocuğun öldürülmesini, "İsrail'in meşru savunması" olarak izah etme talihsizliği yaşamakta!
Dikkat ederseniz, Emine Erdoğan Hanımefendi de Gazze ve insanlık adına lider eşleri düzeyinde sivil inisiyatifi harekete geçirmek üzere gayret gösteriyor. 2009 yılında İsrail'in, yine Gazze'ye yönelen acımasız bombardımanı karşısında ateşkes ve insani yardım için "lider eşleri zirvesi" düzenleyen hanımefendi, aradan 14 yıl geçmesine rağmen yine akan kanın durdurulması için benzeri bir toplantıya ev sahipliği yaptı.
Bu diplomasi tarzı, birçok ülke için yeni. Ama sanıldığından daha etkili. Gerek halklardaki hassasiyetlerin ülke yönetimlerine yansıması gerekse kadınların gücünün barışa katkısı açısından!