Türk dünyasının depremle imtihanı

Son 100 yılda dünyada yaşanan en büyük iki deprem felaketini biz aynı günde yaşadık. Kaybımız çok, acımız büyük. Böyle büyük felaketler, acılar milletlerin ortak hafızasında önemli yer tutarken aynı zamanda da tarih içindeki yürüyüşlerinde önemli bir imtihan olarak da düşünülmeli. Sadece o ülkenin vatandaşları için bir imtihan değil, sonradan çizilmiş sınırlarla ayrılmış olmalarına rağmen kardeşlik hukukları devam eden aynı millete mensup halkların dayanışması için de bir imtihan... Türkler için de durum böyle. Neticede Türklüğün sınırı da Türkiye'nin sınırlarından çok daha geniş. Türkiye Türkleri dünyanın ne tarafında bir Türk'ün ihtiyacı varsa elinden geldiği oranda onun yanında olmaya hep çalıştı. Şimdi de böyle büyük bir felaket anında Türk Devletler Teşkilatı üyesi bağımsız Türk devletlerinden özerk Türk yurtlarına ve esaret altında kalmış Türk halklarına kadar tüm Türk Dünyası en çok ihtiyaç duyduğu anda Türkiye'nin yanında oldu. Herhalde bu kapsamda ilk bahsedilecek Türk ülkesinin Azerbaycan olduğunu söylemeye gerek yok. Türkiye'ye ilk enkaz kurtarma ekibi gönderen, ilk yardım kampanyasını başlatan, ilk anda tüm güçleriyle seferber olan Azerbaycan devleti bir kardeşlik destanı yazıyor. Dahası "bir millet, iki devlet" şiarını fazlasıyla tasdik edercesine Azerbaycan Türkleri de güçleri yettiğince kardeşlerinin yardımına koşuyor. Elinde avucunda olanları Türkiye'ye vermek için çırpınan kardeşlerimiz tarih yazıyor. Üzerinde Türk bayrağı dalgalanan o mütevazı arabasına evdeki yorganlarını yükleyip Türkiye'ye göndermek üzere yola çıkan kardeşimizin görüntüsüyle kaydetti tarih bu kardeşliği. Bugün hala deprem bölgesinde açık ara en çok kurtarma ekibine sahip Azerbaycan kurtarma ekipleri harıl harıl can kurtarmak için çalışıyor. Aynı şekilde Kazakistan da devleti ve halkıyla seferber olanlar arasında. Kazak Türkleri yardım için koştururken Kazak Devleti de Türkiye'ye gönderdikleri yardımlarla kardeşliğini gösteriyor. Aynı şekilde Kırgız Türkleri de devletlerinden meclislerine, kurtarma ekiplerinden yardımlarına kadar destan yazanlar arasında. Kazakların ve Kırgızların gönderdikleri yurtlar (geleneksek Türk çadırları) binlerce ailenin acil barınma ihtiyacını karşılama bakımından hayati bir rol oynuyor. Özbek Türklerinin desteği, yardımları, kurtarma ekipleri ve bölgedeki halka verdikleri yemekler de yine akıllara ve gönüllere kazınıyor. Türk Devletler Teşkilatı'nın gözlemci üyeleri olan kardeş Türkmenistan ve Macaristan da yine kurtarma ekipleriyle, yardımlarıyla destan yazanlar arasında. Macaristan'ın Ankara Büyükelçisi Viktor Matis de sadece enkazın yaralarını sarmakla kalmıyor (tıpkı bizler gibi) örgütlü kötülüğün algı operasyonlarına, dezenformasyonuyla da sonuna kadar mücadele ediyor. Yani Türk Devletler Teşkilatı'nı oluşturan Türk devletlerinin sadece siyasi ve tarihi bir birlikten