Türk dünyası 100 yıl önce Türkiye'nin nasıl yanında olmuştu

Cumhuriyetin 100. yılını kutladığımız şu günlerde başta Millî Mücadele olmak üzere 100 yıl önce hangi şartlarda ne mücadeleler verildiği tekrar gündeme geldi. Ama gündeme fazla gelmeyen bir konu var ki o da Balkan Savaşları'ndan Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar geçen sürede Türk dünyası ile Türkiye'nin dayanışması.

1800'lerin ortalarına doğru önce Azerbaycan sonra da Türkistan Rus egemenliği altına girmişti. Azerbaycan'ın düşmesinde hem Kaçarların hem de Osmanlı'nın zayıflamasının etkisinin bulunması ve Türkistan'ın düşmesinde de Türkistan'ın parçalı politik yapısının Ruslara bir fırsat verdiği söylenebilir.

Neticede o sırada dünya üzerindeki son hür Türk devleti olarak kalan İmparatorluğumuz da yedi düvelle mücadele etmek durumunda kalmıştı. Bilhassa Balkan Savaşları geldiğinde çöküş sürecinin işaretleri de ortaya çıkmıştı. Rusya'nın Slav dayanışmasına dayalı siyaseti ile ayaklandırıp Türkiye'ye karşı bir araya getirdiği Balkan Devletleri'nin toplu saldırıları büyük acılara sebep olurken Türk dünyasında başka bir şeye sebep oluyordu. Slav dayanışmasını gören Türk halkları bu büyük dalgaya ancak bir Türk dayanışmasıyla karşı durulabileceğini seslendirmeye başlamışlardı. Balkan Savaşları sırasında İsmail Gaspıralı'nın öncülük ettiği ortak medya ve ortak kültür hareketleriyle bu fikirler yayıldı, İmparatorluğa yardımlar toplanmaya başlandı.

Sonrasında 1. Dünya Savaşı bu durumu daha da netleştirecekti. Kafkas Cephesi'nde amansız bir mücadele veren Türk ordusuna karşı Ruslar 1916'da ordu mevcudiyetini artırmak ve Türkiye'ye karşı kullanmak üzere Türkistan'a zorunlu askerlik getirerek yüzbinlerce Türk'ü askere çağırmıştı. Bu duruma karşı Türkistan'ın her yerinde Rus üniformasıyla hele hele de Türk kardeşlerine karşı savaşmak istemeyen Türk halkları büyük bir isyan başlattı. İsyan öyle büyüdü ki neticede Ruslar Kafkas cephesindeki askerlerinin bile bir bölümünü isyanı bastırmak üzere Türkistan'a göndermek zorunda kaldı. Bu imparatorluğun durumunu rahatlatmış dahası bu süreç Bolşevik İhtilali'ne ve Rusya'nın savaştan çekilmesine kadar giden bir süreci başlatmıştı. Kahramanca isyan eden bütün Türk halklarından hayatlarını kaybedenlerin sayısının 700 bine yaklaştığı tahmin edilmektedir.

O sıralarda 1. Dünya Savaşı sırasında Malazgirt civarında Ruslarla uzun süre savaşan Türk ordusu ele geçirdiği bir mevzide şöyle bir not bulur: "Ey Müslüman ve Türk kardeşler, Rus'un kuvveti kırılmıştır. Bilhassa Girmanya cephesinde çok kırgına uğramıştır, fakat Rus'un bir taktikası vardır. Her yerde kuvvetlerini zayıf bırakır, bir yere toplar ve oradan saldırır. Eğer siz de bütün cepheden birden taarruza kalkarsanız onu yenersiniz. İnşallah Kars'ta görüşürüz..."

Kendi hayatını riske atıp Türklere not bırakan bu asker Rus ordusuna alınmış bir Azerbaycan Türkü'dür.