Güçlendirilmiş kaos sistemi

Canımız ülkemiz, milletimiz çok ağır bir felaket yaşamış; on binlerce insanımızı enkaz altında kaybetmişken... Derin bir acı ve yas halindeyken... Hepimizin gündemi yaraları sarmak, biraz olsun yakınlarını kaybedenlerin acısını hafifletmek ve daha çok yardım gönderebilmekken... Devletin gündemi ise; evini kaybeden milyonlarca depremzedeye yeni evlerini bir an önce yapmak, deprem riskiyle karşı karşıya olan yerlerde büyük bir seferberlikle, bilim ve uzmanlardan oluşan kurulları bizzat Cumhurbaşkanı öncülüğünde toplayıp risk ve afet planlarıyla şehirleri dönüştürmekken... Yani böyle bir insani ve olağanüstü gündem söz konusuyken... Muhalefetin kendi içindeki çirkin koltuk kavgaları, berbat bir üslupla yürüttüğü siyasal iktidar mücadeleleri ve toplumdan ziyade kendilerini önceledikleri siyaset yaklaşımları bir anda gündemi alt-üst etti. Öyle skandallar yaşandı ki bir anda herkesin dikkatleri buraya döndü. Halbuki bu ittifak, bir seneden fazla süredir çok büyük laflarla, hayallerle, sloganlarla inşa edilmişti... Sanki yeni şeyler söylüyormuş gibi muhalefet yandaşı gazeteci, yazar bloku tarafından PR'ı yapılan ama aslında hiç dişe dokunur bir şey söylemeyen program metinleri kamuoyuna sunulmuştu... Siyaset biliminde yeri olmayan "güçlendirilmiş parlamenter sistem" gibi yapay kavramları icat etmişlerdi... İşte muhalif kesimlerde böyle bir pazarlama çalışması sonucu büyük bir beklenti yaratan altılı masa muhalefet ittifakının sonu da aynı şekilde şaşaalı bir facia ile neticelendi. "Önemli olan "aday" değil, ortak ilkeler ve uzlaşılan programdır" diye bir sene boyunca koca koca laflar edenler nihayet seçimleri erteletme beklentileri Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından boşa çıkarıldığında birden aday belirlenmesi gerektiğini fark edip; ancak, bir sene sonra adayı konuşma aşamasına geldiler. Düşünebiliyor musunuz Cumhurbaşkanlığı seçimleri için oluşturulmuş bir seçim ittifakı cumhurbaşkanı adayını konuşmayı son hafta akıl ediyor; daha önce kendilerine sorulduğunda da "aday önemli değil" manasına gelecek, soruyu soranlara da "fitneci" muamelesi yapacak cevaplar veriyorlardı. Neticede, Kanarya Sevenler Derneği'nden değil, bir seçim ittifakından söz ediyoruz. Şimdi tarihe "Altılı Masa Faciası" olarak geçecek vaka yaşandı, bitti. O kadar söz, metin, pazarlama çalışması heba oldu gitti. Ama geriye bizim siyasi tarihimiz ve siyaset bilimi açısından çok önemli notlar kaldı. Bunlardan birincisi altılı masa el birliğiyle o günleri görmemiş genç nesillere hızlı çekim bir 1990'lar ve Parlamenter Sistem turu yaptırmış oldu. İşte daha seçime bile giremeden güç ve iktidar mücadelelerine girip dağılan muhalefet (hasbelkader)