Ermenistan Azerbaycan karşısında nasıl hezimete uğradı

Ermenistan denilen 'devletimsi' yapının aslında gerçek anlamda devletleşme sürecini tamamlayamamış, devlet geleneğinden, kurumsallaşmadan, devlet-toplum ilişkilerini düzenleyen mekanizmalardan ve tam bağımsızlıktan yoksun bir yapı olduğundan hep bahsediyorum. Geçtiğimiz yüzyılın başında Türkiye ile Azerbaycan ve Türk Dünyası arasına hançer gibi sokulmuş bir Hıristiyan proje-devlet olduğunu da ekliyor; projenin sahiplerinin projelerini hala çeşitli yöntem ve mekanizmalarda kontrol altında tuttuğunu söylüyorum. İşte bu nedenle bir devletten ziyade bir vekil-devlet veya proje devlet olan Ermenistan adeta bir terörist devlet gibi de davranarak 12 Eylül'de büyük çaplı ve kalleşçe bir saldırı yaptı. Bu büyük saldırı belli ki hem Ermenistan hem de Ermenistan'ın efendileri tarafından devreye sokulmuş bir stratejinin parçasıydı. 44 günlük Vatan Muharebesindeki mağlubiyetin getirdiği büyük moral bozukluğu Ermenistan muhalefetinin Paşinyan üzerinde büyük bir baskı yapmasına sebep olmuştu. Paşinyan'ı 'yumuşak' bulan Koçaryan ve Sarkisyan gibi Taşnak zihniyetli muhalif aktörlerin kamuoyu baskısı karşısında (her ne kadar seçimi kazanmış olsa da) kendi gücünü tahkim edecek bir girişimin arayışındaydı. Bunun da ötesinde batımızda Yunanistan'ı Türkiye üzerine salan Batı'nın doğumuzda da Ermenistan'ı kışkırttığı ortadaydı. Aslında 44 günlük savaş sonrasında Rusya'nın da masada olduğu anlaşmanın şartlarına ilk dönemde uyacağı yönde işaretler veren Paşinyan'ın son dönemde bir yerden bölgedeki konjonktürün değişmesini bekleme talimatı aldığı anlaşılıyor. Özellikle Ermenistan kamuoyunun da Paşinyan'ın da değişmesini beklediği konjonktür ise tamamen Türkiye'deki 2023 seçimlerinden başka bir şey değil. 2023 Seçimleri ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerine Ermenilere karşı 'ılımlı' bakan bir başkan ve yönetimin iktidara gelmesini Yunanistan kadar Ermenistan da hevesle bekliyor. İşte böyle bir konjonktürde ateşkesin şartlarını yerine getirmek yerine son dönemde şartları yerine getirmeyen tam tersine de 12 Eylül'de olduğu gibi büyük çaplı bir saldırı ile Azerbaycan'a saldırma talimatı alan Ermenistan'a kahraman Azerbaycan efendsunun verdiği cevap ise çok ağır oldu. Zaten Vatan Muharebesi'nde büyük kısmı yok olan Ermenistan ordusunun bu kadar kötü bir durumda muzaffer Azerbaycan ordusuna saldırmayı düşünebilmesi kendi iradesinden ziyade ancak bir emperyal gücün cesaretlendirmesiyle mümkün olabilirdi. Nitekim Ermeni saldırısı karşısında Azerbaycan ordusu yoğun çatışmalarla büyük bir zafer kazanıp saldırıyı püskürttü. Ermeniler yüzlerce askerini zayiat verdi. Ölü sayısının 400'ü geçtiği ifade ediliyor. Dahası işgal altında tuttukları stratejik öneme sahip toprakları ve yükseklikleri binlerce metreyi bulan tepeleri