Erdoğan'ın zaferinin toplumsal kodları ve milliyetçilik

Hava kararmaya başlamış... On binlerce arabanın oluşturduğu konvoylarla trafik kilitlenmiş... Müthiş bir coşku ve heyecan... Yaşlısı, genci, kadını, erkeği her türden insan sokaklara taşmış... Kimi dans ediyor, kimi şarkılar söylüyor, kimi arabalarında kutlama yapıyor. Büyük bir sevinç var. Zafer sevinci... İstanbul'un caddeleri, sokakları dolu. Ama ya Ankara'ya ne demeli! Esenboğa'dan Beştepe'ye kadar 30 km'lik yola halk yığılmış. Büyük bir coşku seli... Seçim zaferi kazanan lideri karşılıyor... Külliye'de ise yarım milyon kişi... Bir o kadarı trafikten Beştepe'ye ulaşamamış... Bu coşku ve sevincin daha önce eşi benzeri görülmedi. Üstelik defalarca seçim zaferi yaşayan Erdoğan'ın döneminde de benzeri görülmedi. Bu başkaydı. Neden mi Buraya geleceğim. Tüm seçimler okumasını bilenler için büyük anlamlar taşır. Toplumsal ve siyasal değişimin büyük işaretlerini verir. Cumhurbaşkanlığı seçimleri de sıradan bir seçimin ötesinde anlamlara sahipti. Öncelikle seçimden zaferle çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği üzerine biraz konuşmak icap ediyor. 21 sene sonra, o kadar seçimden, küresel ekonomik dalgalanmaların etkilerinden, dünyada pek çok hükûmeti deviren pandemiden, asrın felaketi depremlerden sonra hala seçimleri net bir şekilde kazanabilen Erdoğan liderliğini vurgulamak gerek. Ne Türkiye ne de dünyadaki demokratik sistemler bakımından eşi benzeri olmayan bir liderlik başarısı söz konusu. Burada Erdoğan liderliğinin ve Cumhur İttifakı'nın dayandığı toplumsal zeminden de bahsetmek gerek. İttifak denklemlerinden bağımsız olarak, milliyetçi-muhafazakar sağ seçmen ile sol seçmen arasındaki dengenin yine 65'e 35 dengesini koruduğu bir seçimi daha geride bıraktık. Tüm o "Z kuşağı" temalı veya "tencere hükümetleri devirir" sığlığındaki tartışmaların ne kadar boşa çıktığı da bu seçim sonuçlarında görülmüş oldu. Tabii tüm bu tartışmaların boşa çıkmasında da Erdoğan'ın ve Cumhur İttifakı'nın seçim zaferinin dayandığı o büyük kitlenin her şeye rağmen konsolide olmasında da en önemli dinamiği milliyetçiliğin oluşturduğu bu kez bunu görmek istemeyenlerin gözlerine sokulacak kadar güçlü bir şekilde somutlaştı. Bunu ben seçim öncesi yazdığımda abartılı bulanların da... Burada hem Türk milliyetçiliğinin kendisini doğrudan "milliyetçi" olarak tanımlayan partiler düzeyinde hem de AK Parti'ye oy veren seçmen düzeyinde ciddi olarak tabanının büyüdüğü seçim sonuçlarında ve başta bahsettiğim o eşi benzeri görülmemiş kutlamaların ruhunda kendisini gösteriyor. PKKHDP ile ittifak yapıp, küresel Batı vesayetinin bir unsuru olarak görülen bir siyasal dile sahip muhalefet ittifakına karşı bu zaten genişlemiş olan milliyetçi tabanın daha da büyük bir tepki vererek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arkasında toplandığı görülüyor. Ülke içinde ve dışında PKK'yı ezmiş, Amerikan emperyalizminin bir diğer taşeronu FETÖ'yü büyük oranda tasfiye etmiş, Azerbaycan'ın 30