Devlet

Ben Kahramanmaraşlıyım, eşim Hataylı. İkimiz de ailelerimizin çoğunu kaybettik. Ama olsun, burada çalışıyoruz. Vazifemiz bu..." Böyle diyordu Kahramanmaraş'ta karşılaştığım, deprem bölgesinde geceleri bile uyumadan canla başla çalışan bir üst düzey bürokrat... Başka milletler için çok da böyle değildir. Biz Türkler için devlet başka herhangi bir milletin atfettiği değerden daha farklı bir manaya ve öneme sahiptir. Dünya üzerinde devletine Türkler kadar dua edeni yoktur mesela. Eski Türklerden günümüze Türk devlet geleneği kültürel ve manevi tüm değerler bakımından özeldir, kıymetlidir. İşte bu nedenle her zaman devlet merkezli düşünür, devlet merkezli hissederiz. Yakın geçmişte devlet aygıtını özellikle de darbe dönemlerinde ele geçirmiş çeşitli gayrı-millî ve millete karşıt odakların zamanlarında bile devlete bir karşıtlık oluşmamış; son dönemde devletin demokratikleştirilmesi ve millîleştirilmesi ile de zaten tarihsel ve kültürel olarak devleti sahiplenme duygusu iyice pekişmiştir. Neticede nihayet cumhuriyet gerçek bir cumhur-iyet (halk idaresi), Türk devleti de kelimenin tam manasıyla millî egemenliğe dayanan bir ulus-devlet oldu. Bunu ne bugünlerde "devlete bu kadar anlam atfetmeyin" diyenler anlayabildi ne de zaten kategorik olarak devlete, millete düşman olanlar. Hal böyle olunca da (doğal olarak) her büyük zorlukta, sıkıntıda, felakette gözler devlete döner, devleti arar. Son asrın en büyük, en şiddetli depremleri başımıza geldiğinde, 11 vilayette yıkım olduğunda, pek çok canımız enkaz altında kaldığında da normal olarak böyle oldu. Felaketin büyüklüğü, etki alanının ve etkilediği nüfusun genişliği dikkate alındığında bırakın Türk Devleti'ni, başka herhangi bir devletin bile ne kadar zorlanacağı ortadaydı. Nitekim bizdeki felaketlerle kıyaslanmayacak küçüklükteki Katrina Kasırgası'nda Amerikan Devleti'nin, sel felaketinde Alman Devleti'nin nasıl felç olduğunu hatırlayabiliriz. İlk depremden sonra daha sabahın 06:00'sında AFAD Koordinasyon Merkezi'nde pek çok bakanın toplantıya geçtiği, bizzat İçişleri Bakanı'nın 4. Seviye alarm durumuna geçtiklerini ilan edip uluslararası yardım çağrısı yaptığı düşünüldüğünde daha ilk andan durumun vahameti görülüp buna göre koordine edilmeye çalışıldığı ama depremde yıkılan illerin komşu illerinin de yıkıma uğraması, on binlerce bina ve milyonlarca insanın söz konusu olduğu düşünüldüğünde tüm çabalara rağmen ilk günler önemli sorunların yaşandığı biliniyor. Bunlar zaten fazlasıyla konuşuldu. Konuşulması da normal çünkü hepimizin acısı büyük. Bugün ise yeterince konuşulmayan tarafını ele almak gerekiyor. Deprem bölgesine gittiğinizde