CHP'de tam olarak ne değişti

Ben CHP üzerine ideolojik, sosyolojik veya politik analizlerin dışında polemik düzeyinde yazmayı seven birisi değilim. Mutlaka CHP'nin tarihsel süreç içerisinde değişen ideolojik tartışmalarını, kültürelsınıfsal tabanını ve partinin dönüşüm stratejileri bağlamında ele alacak tahlillerle CHP üzerine yazmaya, konuşmaya çalışırım. CHP'de yaşanan son kurultay sürecini de aslında bu bağlamda bir siyaset bilimi tartışması olarak ele almak isterdim.

Lakin liderlik mücadelesi sürecinde yaşananlar bırakın bir ideolojik, teorik tartışmayı; seviyesiz bir koltuk mücadelesinden, ortaya atılan Güneş Motel benzeri iddialardan ve birbirinden ne farklarının olduğu belli olmayan genel başkan adaylarından ibaret bir kurultay tartışması seviyesinin ötesine bizi çıkaramıyor. Son kurultayda ne Ecevit-İsmet İnönü mücadelelerine ne de Erdal İnönü-Baykal rekabetine seviye olarak yaklaşabilen tuhaflıklar zinciri ile karşı karşıya kaldık.

Neticede birtakım para-pul iddialarının gölgesinde kalmış ve ideolojik, siyasal bakımdan farkları bulunmayan iki kişinin liderlik rekabeti ile karşı karşıya kaldık. PKK'nın siyasi şubesine ve onun hapisteki elebaşına selam göndermekten dış politikada Batı, İsrail eksenini savunmaya kadar her türlü gayrimillîlikte ortaklaşmış bu dile bakıldığında aslında liderlik makamında neyin değiştiği ve liderin niye değiştiği pek anlaşılamıyor.

Mesela 24'ü aşamayan, kıyılara ve büyükşehirlerin üst gelir grubu mahallelerine sıkışmış bir CHP'nin yeni dönemde farklı sınıfsal ve kültürel kesimlere nasıl ulaşacağına dair bir tartışmaya, CHP'nin sosyal demokrat mı Kemalist mi liberal sol mu yoksa aynı anda bunların hepsi mi (nasıl olacaksa) olacağına dair bir gündeme şahit olan oldu mu En azından hem sol hem neoliberal hem de Kemalist olmaya çalışmanın nasıl imkansız olduğunu dile getiren yani en azından ideolojik bir bağlamda bunları gündeme getiren birine Hamas'a terörist demekten, Batı'nın üstünlüğüne ve Batı-merkezci Soğuk Savaş ezberlerini tekrarlamaktan ileri gidemeyen bir dış politika yaklaşımını eleştirel bir dille ele alan bir sözcüye

Peki, ya Türkiye'nin evlatlarını katletmiş bir katiller sürüsünün hapisteki siyasi sözcüsüne selam göndermenin bizim millet olma halimize yapılmış bir saldırı olduğunu, demokrasi ve insanlık düşmanlığı olduğunu söyleyip bu rezalete itiraz eden birine Aslında bütün bunların yanında Erdoğan karşıtlığını ideoloji veya siyaset zanneden o büyük siyasi sığlığın ötesine gidememeyi 22 senenin ardından hala CHP'de kimsenin dile getirmemiş olması da sadece bir siyasi liderlik meselesinin ötesinde bir şeye işaret ediyor.