"Biz 28 Şubat Darbesi'ni İsrail için yaptık"

Bu sözler 28 Şubat Darbesi'nin ünlü darbecisi Çevik Bir'e ait. Çevik Bir adlı darbe suçlusu bu sözleri Middle East Quarterly Dergisi'ne Yahudi kökenli Martin Sherman ile yazdığı makalede ediyor.

Prof. Yalçın Küçük gibi mevzuya yaklaşıp bu darbe suçlusu adama bakıp bu adı "Çevik" soyadı "Bir" olan tuhaf isimli kişinin soyağacına inmeyeceğim. Çünkü tartışacağımız konu daha esaslı.

28 Şubat başta olmak üzere Türkiye'deki darbeler söz konusu olduğunda bir süredir nihayet Batı'nın ve ABD'nin rolü konuşulmaya başlandı. Lakin yeterince konuşulmayan bir rol sahibi de İsrail'di. İsrail'in Türkiye'deki askerî darbelerle ne alakası mı var Bugün çok konuşulmayanları konuşma zamanı.

Batı sistemi 27 Mayıs'ta, 12 Mart'ta, 12 Eylül'de nasıl "kontrolden çıkan" Türkiye'yi askerî darbeler tertip edip tekrar Batı vesayetine almışsa kuşkusuz 28 Şubat'ta da benzeri bir durum vardı. Lakin diğer darbelerde de bir faktör olarak yer alan İsrail 28 Şubat'ta doğrudan ABD ile kol kola işbaşındaydı. Darbenin lideri Çevik Bir'in makalesinden alıntılayalım:

"1990'lı yıllarda, İsrail-Türkiye ticaret hacmi sürekli arttı. Sivil değişim hacmi de (turistik, akademik, mesleki, sportif ve kültürel) önemli ölçüde genişledi. Fakat bu bağlar 1996'da Necmettin Erbakan'ın iktidara yükselişi ile yıprandı. Erbakan, iç ve dış politikada İslami bir gündeme girişti. Erbakan'ın İsrail karşıtı söylemi, geleneksel Yahudi karşıtı motifler ve efsaneler ile dolu idi. Erbakan için, İsrail bir 'ebedi düşman' ve 'Arap ve İslam dünyasının kalbinde bir kanser'. Erbakan, İsrail ile ilişkileri dondurmaya söz verdi. Ordu, dedi ki: "Ülkenin yüzünü İslam'a dönmesini ve İsrail ile ilişkilerin riske atılmasını izlemeyeceğiz. Erbakan, kontrol altında tutuldu. Türkiye ve İsrail MGK baskısıyla İslamcı Başbakan istifasını sundu".

Yani darbenin lideri darbeyi yapmalarının esas sebebinin İsrail ile olan "iyi" ilişkileri korumak olduğunu itiraf ediyor. Peki, o zaman şu soru akıllara geliyor: İsrail'in Türkiye'de darbe yaptırabilecek bir gücü var mıydı İşte kritik soru bu. İsrail'in tek başına Türkiye içinde sermaye, medya, akademya ve kültür-sanat çevrelerinde belli bir gücü olduğunu biliyoruz. Bugünlerde bunu tekrar da görüyoruz. Ordu ve devlet kademeleri içindeki gücünü büyük oranda ABD'nin gücünden aldığı, CIA ve Pentagon başta olmak üzere ABD'den daha çok İsrail'e çalışan Siyonist lobilerin NATO çerçevesinde Türkiye'deki pek çok yeri etkisi altına aldığı ve sızdığı söylenebilir. Zaten Siyonist lobiler olsa da olmasa da ABD ve Batı İsrail'i kendisinin vazgeçilmez bir parçası olarak gördüğü için her halükarda tüm gücünü İsrail için seferber etmeye hazır konumdadır. Neticede emperyalizmin en büyük projesi İsrail'dir ve bu proje devletten emperyalistlerin hiçbir şekilde vazgeçmeleri mümkün değildir. Buna o dönemin Gladyo'su en başta hazırdır. İsrail de emperyalistler için vazgeçilmez olduğunu bildiğinden geçmişten günümüze yaptığı tüm zulümlerde ve operasyonlardaki cesareti buradan bulur.