Bir proje-devlet olarak Ermenistan ve nefret rejimi

İmparatorluk kuran milletlerle, imparatorluktan kopup uluslaşmaya çalışan etnik unsurlar arasındaki farkları sık sık vurguluyorum. İmparatorluk kurmuş milletler imparatorluk geçmişlerinden gelen kültürel, tarihsel, yönetimsel, zihinsel ve siyasal süreçlerin oluşturduğu birikimle millî-devletler çağına geçerken bir 'öteki'ye ihtiyaç duymadılar. Millî kimliklerini de milliyetçiliklerini de bir kurucu-öteki veya kurucu-düşman olmadan tarih içinde oluşturdular. Oysa imparatorluklardan kopan etnik unsurlar ulus-devletleşme süreçlerinde kendi ulusal kimliklerini imparatorluk sahibi milletlere düşmanlık ilişkisi üzerine inşa etmişlerdir. Bu nedenle de imparatorluk sahibi milletlerin milliyetçiliğinden tamamen farklı bir şekilde etnik tonu yoğun bir kavmiyetçi ve ırkçı bir nefreti de beraberinde getiren bir uluslaşma süreci, düşüncesi ve psikolojisi ortaya çıkmıştır. Bu psikolojik ve sosyolojik eko-sistemin arkasında önemli oranda hissedilen bir aşağılık kompleksi ve bu kompleksin getirdiği bir kin ile nefret duygusu hemen göze çarpmaktadır. İşte Türk İmparatorluğu'ndan kopan etnik unsurların kendi uluslaşma süreçlerini böyle bir Türk düşmanlığı üzerine inşa etmeleri bundandır. Mesela bu durumu Yunanlarda, Sırplarda, Bulgarlarda ve Ermenilerde görmek mümkündür. Sürekli kendini ispat etmek için ebeveynle kavga halinde olan ve bireyselliğini böyle inşa etmeye çalışan bir ergenlik halini andıracak bu pasif-agresif psikolojinin işaretlerini çeşitli hadiselerle görmek mümkündür. Tam da batımızda Yunanistan bu kompleksli halin işaretlerini verir, uçaklarımıza radar kilitler, ticaret gemilerimize ateş açar, Batı Trakya Türklerine yönelik en temel insan hakları ihlallerinde bulunurken birdenbire önceki gece yarısı doğumuzdaki Ermenistan'dan alçakça ve düşmanca bir saldırı ile karşılaştık. Ancak PKK gibi terör örgütlerinin yapabileceği tarzda bir terör saldırısını andıran bir saldırıyla Azerbaycan ordusundaki Mehmetçiğe saldırıp 50 askerimizi şehit eden bu zavallı yapı gereken cevabı fazlasıyla aldı. Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı. Daha iki sene önce Türkiye'nin destek verdiği Azerbaycan ordusu karşısında perişan olan, işgal ettiği toprakların çoğundan kaçmak zorunda kalan Ermenistan'ın tam da en büyük koruyucusu olan Rusya Ukrayna'da sıkışmışken böyle bir deliliğe girişmesi adeta bir intihar saldırısını andırıyor. Kuklacıların elindeki bir kukla gibi davranan bu yapıdan bahsederken gerçek anlamda bir devletten bahsetmek zor. Bir yandan Sovyet sonrası dönemde Rusya'nın etki sahasında kalan, ciddi oranda Rus askerî unsuru barındıran öte yandan da diaspora üzerinden ABD ve Fransa'nın müdahaleleriyle yönlendirilen bu yapının bu kadar kolay bir şekilde etkiye açık olması aslında devlet geleneğinden, teşkilatlanmasından, siyasal kültürden yoksun bir yapay, proje-devlet olmasından kaynaklanıyor. Sonuçta daha 100 sene öncesine