Galatasaray'ı "bataktan kurtaracak adım" atıldı!..

Burak Elmas'a yapılanlar beni üzmüştü... Ama genel kurulda neredeyse "göstere göstere attığı SARI OY pusulası ile ilgili haberleri" okuyunca ve tekzip de gelmeyince "Az bile yapılmış" dedim kendi kendime; "daha çoğunu da hak etmiş..." Galatasaraylılar Derneği üyelerini bile isyan ettiren "İnan Kıraç şemsiyesi" altına girmeyi "daha Divan Kurulu Başkanı iken 'Divanı, Liseci takımının kulübü hâline getirme' gayreti" ile kabul etmiş ve seçime de de "Ünal Aysal ve Adnan Öztürk'ün koluna girerek katılan" bir başkan adayına "daha 'Galatasaray Başkanı' unvanını taşırken" oy vermek... Ne diyeyim; yazıklar olsun!.. Tevekkeli durmadan "Galatasaray'da artık birlik beraberlik çok zor" deyip duruyordu... Seçim öncesi "ayrımcılık söylemlerini ağzından eksik etmeyen" ve de "Bağımsız Galatasaray istiyorsanız, bize oy verin" diyerek, seçim kulisine "siyaseti de bulaştıran" bir başkan adayına oy vererek, "zorluğun hangi düşünce yapısında olanlardan kaynaklandığının" örneğini de vererek, başkanlıktan gitti; hayırlı olmuş!.. Ey, Sayın Hamamcıoğlu; ne demektir; "Galatasaray'ın bağımsız olmasını isteyenler bize oy versin" sözü... İşte Dursun Özbek başkan seçildi; şimdi "Galatasaray bağımsız" değil mi.. Aynı iftirayı, "Liseci takımı" Mustafa Cengiz Başkan'a da atmaya kalkışmamış mıydı.. Adnan Polat'a "idari ibrasızlık" bu "iftira siyaseti" yüzünden verilmemiş miydi.. Hâlâ, Liesci takımının "Kana kan... İntikam... " hırsı, öyle mi.. Galatasaray'ı "bağımsızlıkçılar ve bağımlılıkçılar" diye bölmek ne anlama geliyor.. Dursun Özbek ve arkadaşları, "Galatasaray'ı sağlam bir mali yapıya kavuşturmak