Siyasi takıyye de bir yere kadar!

Bütün ilahi dinlerde bir karşılığı olan şu söz ne kadar manidardır. "-Utanmadıktan sonra dilediğini yap- sözü, insanların ilk peygamberden itibaren işittiği sözlerdendir."(Buhari-Ebu Davud) Peygamberimizin bu hadisine bağlı olarak denilmiş ki, hayâ, "Kişinin dinen, aklen ve örfen çirkin addedilen bir eylemi gerçekleştirmek korkusuyla kendini tutmasıdır." Tabii ki hayâ edilmesi gereken ilk merci Allah Teâlâ'dır. Allah korkusu olmayanın insanlardan hayâ etmesi beklenemez! Zira Allah'tan korkmayan, utanmaz. Utanmayan, O'nun sınırlarını çiğnemekten imtina etmez; köprüyü geçinceye kadar yalan da söyler, haram da işler, bukalemun misali türlü yüzlere de bürünür. Böylelerin ağızlarından bazen hakikat dahi çıkabilir. Ama söyledikleri hakikate kendileri de inanmıyorsa ona ne denilir bilemiyorum. Fakat şu durum bunların hallerine güzel bir örnektir. Peygamberin arkasından çeşitli kumpaslar kuran ve"Medineye döndüğümüzde; göreceksiniz aziz olan, zelil olanı oradan dışarı atacaktır"(63-Münafikûn 8) gibi herzelerle kin besleyen münafıklar, insanlardan gizlediklerini Allah'tan da gizleyebileceklerini