İmanın sınırı ve ayrışan saflar

"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez" Ayrıca gücümüzün yetmediğini yüklememesi için de O'na dua etmemiz istenir. "Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yükler yükleme. Rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma." (Bakara 286)

Bununla beraber gücümüzün yettiğinden de kaçınmamamız emri de verilir.

"O hâlde, gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin" "Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün."

Bu cihetle inanan bir insan, şartlar ne olursa olsun Allah'ın emrini ve rızasını gözetmekle sorumludur. "Şartlar elvermiyor" deyip doğruluktan el etek çekemez!

İnsanların kınamasından korkarak, "malım mülküm, mevki-makam ve itibarım elimden gider" korkusuyla haktan, onu tutup savunmaktan vazgeçemez!

Mehmet Akif'in dediği gibi:

"Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;

Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!

Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.

Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım:

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu..."

Karınca Misali, "Hiç olmazsa safım belli olsun"

Üç semavi dinin atası İbrahim peygamber'in (a.s.), Nemrut tarafından ateşe atılacağını duyan bütün hayvanlar oradan uzaklaşmaya başlar. Bir karıncanın ağzına aldığı bir damla su ile ateş yönüne doğru koştuğunu gören diğer karınca, nereye böyle Diye sorar. Su taşıyan karıca, "İbrahim'i yakacaklar duymadın mı" cevabını verir. "Sen bu bir damla su ile mi o devasa ateşi söndüreceksin" dendiğinde ise, "söndüremesem bile hiç olmazsa safım belli olsun" der.

Anadolu'da şimdi dahi sevilmeyen kertenkele gibi yapmamış. Birçok hayvan ateşi söndürmek isterken, "o ateşe üfürdü" diye bilinir ve sevilmez.

Boykotla Olmaz Bu İş!

Filistin'de (Müslüman-gayrimüslim) insanlar vahşice, soykırıma tabi tutularak öldürülürken bütün dünya, (bugün 41. gün,) hâlâ seyretmekle yetiniyor.

Bir kısım duyarlı insan da sadece protestoyla, İsrail, ABD malını boykotla sesini yükseltmeye çalışıyor.

Tabii ki bu, uygulanan vahşeti söndürmeye yetmez! Ancak unutulmamalı ki bunu yapmayınca imandan da bahsedilemez.

Ama bunun bile İsrail ve ABD sevdalılarını tedirgin ettiğini de biliyoruz.

Dün "karınca, kararınca" safımızı belli etmek için bankalardaki kartlarımı yerli olan "Troy" uygulamasına geçirdikten sonra Hak-İş'in de böyle bir karar aldığını görünce sevindim.

"HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, 850 bin üyesine İsrail ile yakın ilişkileri bulunan banka kartı sistemleri yerine Türkiye'nin Ödeme Yöntemi'ne (TROY) geçmeleri çağrısında bulundu"

Zira banka kartı sistemleri (Visa Card, Mastercard vb.) İsrail devleti ile yakın ilişki içinde ve bundan İsrail destek görmekte.

Şu hâle bakın ki, biz Filistin'e bir fayda sağlayamıyoruz, onlar ise o vahşeti yaşayarak dahi bize yön bulmamızı sağlıyor!

Evde küçük kızım, "Baba, bak şu İsrail malı, şu ürün onlara destek veriyormuş onu almıyoruz"