Gelişen piyasalarda karmaşa

Birçok gelişen ülke, makroekonomik istikrarı sağlama ve potansiyel büyüme performansını sürdürme konularında güçlüklerle karşı karşıya. Rusya ve Arjantin ekonomik açıdan zorlu bir süreç yaşıyor. Çin'in ise hem ihracatı hem de iç talebi zayıfladı Zorlu geçen 1990'lı yılların ardından gelişen ülkeler, 2000'lerin ilk yarısında etkileyici bir performans sergilemişti. Meksika'dan Brezilya'ya, Hindistan'dan Çin'e birçok gelişen ülkede 2000'lerin başında üretim, ihracat ve büyüme rakamları hızla yükselmişti. Gelişen ülkeler, makroekonomik istikrarı sağlama yolunda önemli mesafeler kat ederek yabancı sermayeyi çekmeyi başarmıştı. 2008 krizi bu güçlü performansı yavaşlatsa da durduramamıştı. Gelişen ülkeler, derin bir resesyona gömülen gelişmiş ülkelerden ayrışarak krizin etkilerini üzerlerinden hızla atmıştı. Gelişmiş ülke merkez bankaların 2008-2014 yılları arasında bastıkları trilyonlarca dolarlık likiditenin hatırı sayılır bir kısmı gelişen ülkelere akmış, ekonomik büyüme orta vadede tam gaz devam etmişti. Ama bu dönemde giriş yapan yabancı sermaye gelişen ülkelere uzun vadede yaramadı. Birçok gelişen ülke dışarıdan para girişi hiç durmayacakmış gibi hareket etti. Bol likidite kısa vadede ekonomiyi hormonlu biçimde büyüten, ama uzun vadede ülkeye sınırlı katkı sağlayan alanlara yönlendi. Bireyler ve şirketler düşük faiz ve bol likidite ortamında krediye alıştılar. Gelişen ülkeler, gerçekte sahip olmadıkları sanal bir refah artışının cazibesine kapıldılar. Büyük merkez bankalarının likidite akışını kesmeye başladığı noktada, gelişen ülkeler zorluklarla karşılaştı. Büyüme hızı yavaşladı, finansal göstergeler kötüleşti ve gelişen ülke para birimleri değer kaybetti. Borçları çevirmek zorlaştı... Bunların üstüne ticaret savaşları, koronavirüs salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi şoklar yaşandı. Günümüzde birçok gelişen ülke, makroekonomik istikrarı sağlama ve potansiyel büyüme performansını sürdürme konularında güçlüklerle karşılaşıyor. Zaman zaman durumlar daha da karmaşık bir hal alabiliyor. Bu hafta da böyle bir dönemdi. RUSYA'NIN JEOEKONOMİK YÜKÜ HAFTAYI zorlu geçiren ülkelerden biri de Rusya'ydı. Batıdan gelen yaptırımların etkisiyle Rusya'nın enerji gelirleri 2023'ün ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 47 oranında düştü. Enerji fiyatlarının ve enerji satış rakamlarının düşmesi, geçtiğimiz yıl resesyon yaşayan Rus ekonomisi için durumu daha da zorlaştırıyor. Yaz başında yaşanan siyasi çalkantılar, ekonomik sorunlara tuz biber ekti. Son haftalarda Rus ekonomisi, likiditeyi dengelemekte ve döviz piyasasını kontrol altında tutmakta zorlanıyor. Rusya Merkez Bankası'nın savaşı finanse etmek amacıyla ruble likiditesini artırması, ithal ürünlere olan talebi yükseltti. Sadece artan ithalat değil, yaz tatili için yurtdışına giden Rusların döviz talebi de ruble üzerinde baskı oluşturuyor. Dolarruble paritesi Mart 2022'den bu yana ilk defa 100 eşiğini aştı. Kurdaki yükselişin enflasyonu tetikleyeceğinden endişe eden merkez bankası, acil toplantı yaparak faizleri 3,5 puan yukarı çekerek yüzde 12'ye yükseltti. BİR ARJANTIN KLASİĞİ ARJANTİN Merkez Bankası'nın kapısına kilit vuracağının ve peso yerine doları resmi para olarak kullanacağının sözünü veren popülist siyasetçi Javier Milei'nin