Dengesiz ve eşitsiz dünya

Dünya Eşitsizlik Raporu'na göre, en zengin yüzde 10'luk kesim toplam gelirin 52'sine, toplam servetin ise 76'sına sahip. En yoksul yüzde 40'lık kesimi ise toplam gelirin 8.5'ini, toplam servetin ise 2'sini alıyor Ana akım iktisat teorileri, ara sıra iktisadi dengesizlikler yaşanabileceğini ama piyasa mekanizması sayesinde ekonominin bir şekilde kendi kendine dengeleneceğini iddia eder. Bu teoriler, dışsal şokları çoğu zaman göz ardı ederler. Ancak, dışsal şoklar hayatın bir gerçeği. Salgın ve savaş gibi ekonominin dışında cereyan eden şoklar, ekonomideki tüm dengeleri alt üst edebiliyor. Ekonomide yeniden dengeye ulaşmak da varsayıldığı kadar kolay olmuyor. Bu acı gerçeği, küresel ekonomi yaklaşık üç yıldır yaşıyor. Salgın ve savaş önce enflasyon cephesinden küresel ekonomiye ağır bir tokat indirdi. Yüksek enflasyon, satın alma gücünü kemirdi. Kemirmeye de devam ediyor. Savaşın neden olduğu dengesizlikler, şimdi de kendini büyüme rakamlarında göstermeye başladı. Küresel ekonomi için büyüme rakamları halen pozitif tarafta olsa da iktisadi faaliyette kayda değer bir gerileme var. Büyüme yavaşlıyor. Birkaç ay sonra bu yavaşlama kendini emek piyasasında hissettirecek. Maalesef küresel ölçekte işsizlik oranları artmaya başlayacak. Birkaç ay öncesine kadar kârlarını bol sıfırlı seviyelerde arttıran, borsa değerleri trilyon dolarları gören teknoloji şirketleri, ilk sarsıntıda çalışanlarını yüzüstü bırakmaktan geri durmuyorlar. Birçok teknoloji şirketi, çalışanlarına kapıyı göstermeye başladı. Vahşi kapitalizmin hazmetmesi zor bir gerçeği bu. Küresel teknoloji şirketlerinde çalışacak kadar eğitim ve yetenek seviyesine sahip olanların yine de tuzu kuru. İşsiz kaldıklarında en azından kendilerini belli bir süre idame ettirecek kadar birikime sahipler. Gelir seviyesi düşük, korumasız meslek gruplarına doğru indikçe ve az gelişmiş ülkelerdeki durum incelendikçe daha dramatik sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Ne yazık ki günün sonunda ekonomik dengesizlikleri en çok dar ve orta gelirli haneler hissediyor. Elit kesim bir şekilde kendine korunaklı bir alan buluyor. Bu kaymak tabaka, kendilerinin neden olduğu krizlerde bile bedel ödemeden işin içinden çıkabiliyor. Hatta kriz dönemlerinde servetlerini arttırabiliyorlar. Tıpkı 2008'deki küresel finans krizi sonrasında olduğu gibi. EŞİTSİZLİĞİN BOYUTLARI Küresel eşitsizlikler oldukça rahatsız edici seviyelerde. Dünya Eşitsizlik Raporu'na göre, dünyanın en zengin yüzde 10'luk kesimi toplam gelirin yüzde 52'sine, toplam servetin ise yüzde 76'sına sahip. Dünyanın en yoksul yüzde 40'lık kesimi ise toplam gelirin yüzde 8.5'ini, toplam servetin ise hepi topu yüzde 2'sini elde bulundurabiliyor.