Zorunda mısın yoksa istiyor musun

İnsan bir demet arzu çiçeği.İstekleri, yapamadıkları, hayalleri sonsuz.Arzuları önüne geçilmez bir çağlayan gibi.Kiminin debisi daha yüksek, kimininki daha düşük...Yine de "Peki sen ne istiyorsun" sorusuna cevap veremiyormuşuz, o da ilginç.Bence yol boyunca başkalarının Arzu Film'lerinde o kadar rol oynuyoruz ki, kendi senaryomuz rüzgârda uçup gidiyor. Yine de içimizde alev, gerektiğinde çıkaracağımız gömülü tırnaklarımız var.Peki baksak bir şu arzulara, ya da şirketlerin dediği gibi: Hedeflere...Çaresizlikten doğanlar, ilhamdan doğanlar.Çaresizlikten doğan hedefler, tehdit algısından kurtulmak için yaptıklarımız."Yapmam lazım" diyor bu hedefler, "Yapmak istiyorum" değil. Yokluk ve aciliyet hissiyle dolu. Ağır.Olmamasını istediğimiz şeyden kaçış hedefleri.Negatif bir yerden yuvalanıyor. Bir kaçış planı. Bir korku kokusu var.Haberin DevamıBedeni kasan bir şey. Savaş ya da kaç filmi.Hedef bir şeyden mümkün olduğunca kaçınmak.Bu hedeflerin karanlıkta yola çıkmalarından daha da fenası, bir türlü bitmeyen düğümlerle birbirine bağlı olması.Hedefe ulaşmakla ilgili değil, hedefe ulaşma yollarıyla ilgili.Mesela bir çaresizlikten doğan hedef, gerçekleştiğinde rahatlatmıyor.Bir tür müptelalık gibi, yenisi geliveriyor.Tehdit çok, kaçacak şey bir dolu, olmasından korktuklarımız gırla.Peki ya ilhamdan doğanlar Durduk yere olsun istediğimiz güzel şeyler onlar.Hayat neşesinden, paylaşma hevesinden doğanlar.Yapmadan duramadıklarımız.Ressamlara çizdiren, dansçıları dans ettiren, şairlere şiirlerini yazdıran o duru kaynak.Bir şarkı yazmak da böyle bir şey.Bir ıslığa kelimeler musallat etmek gibi.Sırf, bu da olunca dünya daha iyi bir yer olabilir diye bazen.Gücü senin içindeki potansiyelden