Mallarınızı zekâtla koruyun

İslam'ın üçüncü şartı olan zekât; fakirler, garipler ve ezilmişler için toplumsal bir güvencedir. Fakir ve zengini birbirine yaklaştıran zekât, malımızı temizler, bereketlendirir. Çünkü fakir, zekâtını veren zengine "Allah daha çok versin" diye dua eder. ZEKÂT, arınma ve bereket demektir. Fıkıh dilimizde zekât, belirli yerlerde harcamak üzere dini ölçülere göre zengin sayılan kişilerin mallarından alınan belli payı kasteder. Kur'an-ı Kerim'de zekât kelimesi iki yerde (Kehf 1881, Meryem 1951) geçer ama sözlük anlamı toplam otuz ayette geçer. Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde zekât ve namaz beraber anılır. Bu da iki ibadetin birbirini tamamladığı anlamına gelir. Biri maddi dünyamızı, öteki ise manevi hayatımızı temizler. MAHSULLERİN DE ZEKÂTINI VERMEK GEREKİYOR Peygamberimiz malların zekâtla korunduğunu hatırlatır (Et- Tergip, C.1, S.520). Fakir ile zengini birbirine yaklaştıran zekât, malımızı bereketlendirir. Çünkü fakir, zekâtını veren zengine "Allah daha çok versin" diye dua eder. Zekâtın gerekliliği için kişinin zengin olması gerekir. Zenginlik ise borçlar ve bir yıllık zaruri ihtiyaçlar hariç belli bir miktar paraya veya ticaret malına sahip olmakla mümkündür. Bu şartlar oluşunca zekât vermek kişiye farz olur. Ayrıca hayvanların ve mahsullerin de zekâtını çıkarmak gerekir. Nisab denilen zekât sınırı genellikle 80.18 gram altının parasal karşılığıdır. Bu sınırı aştıktan sonra artık paranın tümünün kırkta birini zekât olarak vermek gerekir. Zekât şu sınıf insanlara verilebilir: Fakirler, yoksullar (hiçbir şeyi olmayanlar), borçlular, yolcular (yolda kalmış kişiler), Allah yolundakiler. Peki, kimlere zekât verilemez: Anne-babaya, büyükanne ve büyükbabaya, evlada ve bunların çocuklarına (torunlarına), zenginlere, gayrimüslimlere zekât verilmez. Karı koca da birbirine zekâ veremez. Bazı fıkıhçılara göre zengin kadın, kocasına zekât verebilir. ZEKÂT BİR BORÇTUR Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurdu: "Malının zekâtını ödediğin vakit, üzerindeki borcu yerine getirmiş olursun." Bu hadis müminin mali yönden sorumluluk sınırını belirtir. Kur'an-ı Kerim zekâtı emretmiştir. Zekât bir borçtur. Mutlaka ödenmesi gerekmektedir. Zekât; fakirin Müslüman zenginin malı üzerindeki payıdır. Bu pay ise nakit parada yüzde iki buçuğa, yani kırkta bire denk gelmektedir. Bu miktar yılda bir kez ödenecektir. Müslüman zekât ödemekle yükümlüdür. Zekâtın miktarının üzerindeki bağış, yani sadaka ise kişinin hür iradesine bırakılmıştır. Dilerse malının üçte birini fakirlere dağıtır. İsterse malının sadece kırkta birini, yani zekâtını. MALI AZALTMAZ, BEREKETİ ÇOĞALTIR Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor: "Kişi malının zekâtını ödediğinde o malın üzerindeki şerri ortadan kaldırmış olur." Zekâtı ödenmemiş mal, günah ve sorumluluk vesilesidir. Kişi bu malın tümünden sorumlu olur. Zekât, malı azaltmaz. Bilakis bereketini çoğaltır. Müslümanlar, Emevilerin adil halifesi Ömer bin Abdülaziz döneminde zekâtlarını tam ödedikleri için İslam ülkelerinde zekât almaya müsait insan bulunamamıştır. Ülkemizde her zengin zekâtını ödeseydi elbette ki yüz binlerce muhtaç kişi, muhtaç sınıfından orta halli sınıfa geçerdi. Bunun için zenginin bütün malını veya yarısını veya üçte birini değil, zekâtını ödemesi yeterlidir. BİR AYET "Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a mahsustur. Bütün işler ona döndürülür. Öyle ise ona kulluk et ve ona tevekkül et. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir." (Hûd, 11123) BİR HADİS "Allah'ım! Yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi ahlakımı da güzelleştir." (İbn Hanbel, el-Müsned, I, 403) BİR SEVAP Allah'a secde etmelisin.