2023: Üçüncü türle yakın ilişkiler

'2023 küresel jeopolitik yol ayrımı yılı olacak'Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun her yıl sonunda düzenlediği ve geçmiş seneyi değerlendirdiği geleneksel basın toplantısında aklımı meşgul eden üç cümleden biri buyduTürk ulusal güvelik mimarisi ve dışişleri bakanlığı o kadar işle uğraşıyor ki, bunların karnesini çıkarmak bir yana, dökümünü yapmak bile el tutuyorBu yüzden, Akdeniz, Libya, Yunanistan, Balkanlar, Ukrayna-Rusya, Afganistan, Avrupa Birliği, hele ABD, Suriye, normalleşmearabuluculuk, Türk Dünyası (Türk Devletleri Teşkilatı, Yeni Asya, üçlü formatlar), Afrika, 'siper ve siber savaşlar' türünden deve dişi gibi konular ancak "stratejik gerçeklikler" olarak dillendirilebildiYine de benim aklımda o üç cümle vardıDiğer ikisini de yazayım"Yeni sistemin doğum sancıları" ve "gevşek çok kutuplu sistem"KENDİ SAHNEMİZİ KURDUK'2023 küresel jeopolitik yol ayrımı yılı olacak'Hoş tesadüf de sayabiliriz, Cumhuriyet'in 100'üncü yılı ile yeni küresel sistemin doğum sancılarının tokalaşmasınıBu köşede yıllardır ve çok paylaştık; Türkiye'nin son 20 yılda geçirdiği dönüşüm ile yerkürenin ekonomiksiyasiaskerisosyal krizlerinin buluştuğu zamanlamanın, Türk dış politikası ve uluslararası ilişkilere bakışında "form" değişikliği yarattığınıBizde, "yok canım dünya aynen duruyor, konjonktürel gelişmeler bunlar, düzen aynen devam edecek" diyenler hâlâ bulunduğu için, Türkiye onların yükünü de çekerek, yeni sistemin doğum sancılarına eklediBu hibrit gelişme ve ortaya çıkardığı form değişikliği; günümüze kadar "orta boy ülke" olarak anılan kimi coğrafyaların, özellikle de Türkiye'nin uluslararası oyunculuğuna daha çok replik yazmakla kalmadı, oyunun gidişatını da tek başına etkileme imkânı yarattıTabloyu tarifte zorlananların akıl karışıklığı, Soğuk Savaş döneminde Türkiye'nin rolüyle karıştırmalarından kaynaklanıyor. Zamanın ABDNATO-RusyaVarşova Paktı gerginliğindeki Türkiye ile günümüz Doğu-Batı rekabetindeki Ankara pozisyonunu benzetmekten geliyor hataİlkinde Türkiye'nin rolü falan yoktu. Figürandı Türkiye. Uluslararası dinamikleri etkilemesideğiştirmesi falan mümkün değildi. Senaryo ne yazıyorsa onu oynuyordu. Acı gerçek budurBATI'NIN GERÇEK YARASIYeni sistemin ne doğuracağını bilmiyoruz. Jeopolitik sapakta hangi yolu tercih edeceğimize de karar vermedik. Kendi yolumuzu bulmamız gerektiğini hatta kendi yolumuzu yapmamız gerektiğine inanıyoruzBelirsizlik karar vermemizi zorlaştırıyor ama şunu da görüyoruz; riskler kadar fırsatlar var. Fırsatlara kapılıp, risklere körleşmemeye çalışıyoruz. Temkinli olurken de fırsatları kaçırmamaya. Bir yandan da Türkiye'yi yeni dünyaya uyumlu silah ve mühimmatla donatmaya çalışıyoruz. Her alanda. İç siyasetin de takım oyununu öğrenmesi gerekiyor. En yorucu olan da buSabit şu; son yüzyıla damgasını vurmuş BatıABD hegemonyası eriyor. Buna mukabil bir kaç ülke daha çok pay istiyor. Hem maddi hem politik. Baştatek Türkiye, Moral değerler üzerinden getirdikleri şikayet ve itirazları da var. Çoğu da haklı. Adalet, Batı'nın ağır zaafiyetine dönüşmüş durumdaOnlar da "eski düzenin" sürmesi için direniyorlar. Üstelik "değişimin kaçınılmazlığını" gördükleri halde. Bu da her yere, krizleri savaşlara dönüştürecek barut fıçıları yerleştiriyorSALYALARI ÜZERİMİZE DAMLARKENDoğacak çocuğun "cinsiyeti" üçüncü bir tür de olabilir! Bu kimsenin tartmadığı bir ihtimal. Son yüzyıl, ekonomik ve siyasi güce sahip devasa şirketler yarattı. Bunlar insanlığın en korunmasız hassasiyetlerine yöneliyorlarİklim, farmakoloji, teknoloji, internet, sosyal medya, enerji, sağlık,