Pas Atılınca Gol Ok Atılınca Kebap

''Top sahasından Saray'a'' "Ömrüm santraforlukla geçti. Bay Kemal pas verdi, golü attık." AKP'nin bir gazetesi, Sayın Erdoğan'ın, "Türk öğün, çalış, güven" vezinli demecini bu başlıkla vermiş. Hemen altında ise teferruatı var. "Bu pek pas vermekten de anlamaz, ama farkında olmadan bize bir pas verdi. Bizim de golü atmamız lazım. Bilmiyor benim ömrümün santraforlukla geçtiğini." Bay Kemal'in pasını tereddüte meydan vermeden gol yaptığını Sayın Erdoğan'ın, yandaş köşecilerden bir çoğu yazmıştı. Aynı cümleleri üreten Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a değil elbette sualimiz. Partisinin köşecilerini okuduğumuzda şöyle bir soru düşmüştü aklımıza: Gol atmaya çok mu ihtiyacınız vardı Hasret mi kalmıştınız Milli takımımızın haritalarda yeri dahi hayal edilmeyen elli bin nüfuslu Faroe Adaları'na 2-1 yenilmesinin, millet üzerindeki şokunu, moral tahribini hafifletmeyi de arzulayan yandaş katipler, CHP'nin başörtüsü yasa teklifi olayına futbol terimleriyle defans yaptılar izahına da inanacağız ama, insanın dilinin ucuna gelen soruların da ardı kesilmiyor. Biri de şu: Koro halinde gol diye bağırdınız kolayca. Peki, yediğiniz golleri saymış mıydınız Milli Takımımız da Faroe Adaları'na gol atmıştı, fakat.. pushfn('ads'); ''Pazarda bal var gelinim'' AKP'nin doğuşu ve iktidar oluşuna paralel üretilen "Kainatın imamı, Asrın lideri, Türk yüzyılı, Dahi" gibi propaganda malzemelerinden "Dahi" sıfatı yine gündem yapıldı kalemşorlarca, Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan için. Halbuki, geçtiğimiz hafta Sayın Erdoğan'ın bizzat "Gereğini yapan Ahmet bey" övgüsüyle "Selvi" boylu yazarlarına örnek eylediği ve bizim de "Devşirme" sıfatıyla yazılarımızda andığımız ünlü Ahmet bey, birkaç yıl önceki sipariş konferanslarının birinde, "Asla bir siyaset dehası değil" tespitiyle noktalamıştı o tartışmaları. Bizim bu hatırlatmamız, "Gereğini yapan Ahmet beyin mi, yoksa sizin mi dehametreleriniz doğru, ya da deha değilse veya deha sayılmazsa, eksik mi olacak gibi soruları da engellemeye yöneliktir dolayısıyla; hem başka anlamlar verilmesin de isteriz. "O top oynamamış, ben oynadım; gol attım" Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, müstehzi bir ifadeyle "Bu" dediği CHP Genel başkanı ve Altılı Masa liderlerinden Kemal Kılıçdaroğlu'nun, kendisini hâlâ tanımamasını da yine bir futbol terimi ile anlatıyor: "Bilmiyor benim ömrümün santroforlukla geçtiğini." pushfn('ads'); Santraforlukla kelimesinin yerine, "Gol atarak" geçtiği yazılsaydı söz yazıcılarınca, daha edebi olurdu; belki onlar futbol oyununu Sayın Erdoğan kadar bilmiyorlardır. Fakat yine de şöyle bir soruyu AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ı hoşgörüsüne sığınarak sormadan edemiyoruz: Siyasi hayatınızın başlama ve gelişme günlerinde size imkanlar sunan bir partiden ayrılıp bir başka partiye transfer olmanızı, kendi kalenize gol atmak sayabilir miyiz Her ne kadar formalarınızı çıkarıp gitmiş olsanız da. Hem o skor hâlâ aleyhte. Geçelim Pas, gol, santrafor terimleriyle kendisini anlatan sayın Erdoğan'a nazirenin, AKP politikalarına "Askıda ekmek" teziyle destek veren Sayın Bahçeli'den geleceği beklenirken, Zira o bir iktisat doktoruydu Maliye ve Hazine Bakanı Sayın Nebati piyasa yaptı ertesi günü. "Ben Doçent Doktor.." "Neo klasik ekonomi düşünesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks bir yaklaşımla" enflasyon, kira artışı, geçim zorluğu, 128 milyar, işsizlik, porsiyonların küçültülmesi ve aslanın ağzından alınan ekmeklerin askılara takılması gibi ekonominin temel konularını anlatırken, "Ben Doçent Dr. Nurettin Nebati'yim" takdimini de yapması, ömrü santraforlukla geçen Sayın Erdoğan'a bir hatırlatma, bir gönderme sayıldı herkes tarafından. Ama muhalefet partisi genel başkanı ve "Millet İttifakı" liderlerinden Sayın Kılıçdaroğlu'nun, kızlarımızın başörtüsü sorununu gündemden çıkaracak yasa teklifi, futbol tabirleri hafifsemesiyle ve epistemoloji uzmanı Doçent Dr. Nurettin Nebati'nin Teksas şivesini öne çıkararak Latince ders notlarını okumasıyla aktüalitesini yitirdi ve tartışma ortamına tekrar kabulü "Bir ok attım, kebap oldu" deyiminin izahından sonraya kaldı. "Avlananlar ve Av olanlar" Başörtüsü serbestliği hakkında Meclis Başkanlığına verdiği yasa teklifi dolayısıyla AKP yetkililerinin ve kalemşorlarının, alakası az örneklerle defansa durmaları üzerine, aklına gelir mi bilemeyiz ama, Sayın Kılıçdaroğlu'nun demesi gereken cümle budur. "Bir ok attım, kebap oldu!" pushfn('ads'); Bir masal insanının ağzından yayılan bir darbı meseldir bu deyim. O günün ok ve kebap bağlantısını anlamak, günümüzün Sayın Nebati'sini hariç tutarsak, pasgolsantrafor ilişkisini bilmekten çok daha zor olduğundan, görevlendirilen Dedem Korkut yapar izahı. "Bir av esnasında avcının, hedefindeki tavşana attığı ok, tavşandan önce oradaki bir çakmak taşına çarparak kıvılcım çıkarmıştır. Tavşanın saklandığı kuru otlar o kıvılcım ile ateş almış, avcının okunun saplandığı tavşanı da pişirmiştir." ''Gol mü gerçek Tavşan mı'' O TEKLİF AYNA OLDU KİM NE SANILIYORDU NE OLDU Cerrahpaşa Caddesi'nin Millet Caddesi'ne kavuştuğu yerde bir gazete büfesi vardı. Osmanlı'nın "Oğlanlar Tekkesi"nin yerini işgal eden Ziraat Bankası'nın hemen arkasından kalkan Kocamustafapaşa dolmuş durağının oradaki gazete büfesinde tabldot boy bir gazetenin manşeti olarak görmüştüm o cümleyi. Önünden yürüyerek geçtiğim büfelerin askıdaki gazete ve dergilerinin açıkta kalan sayfalarına bakmak ve başlıklarını okumak adetimdi. İlgimi çeken bir dergi veya gazete varsa, o an alamasam da sonra mutlaka alır ve okurdum. Niçin acelem vardı, hatırlamıyorum. Gördüğüm o tabldot gazetenin haberi çivi gibi saplanmıştı kafama. Mutlaka okumalıydım. Dönüşte büfenin önünde durdum. Fakat o gazete yoktu. Büfenin çalışanı Ali, oğlum Ali'nin arkadaşıydı ve tanışıyorduk. Ona sordum, biraz önce haberini gördüğüm fakat adını bilmediğim gazete veya dergiyi