Önce niyetleri bozuldu sonra siyasetleri

TV5 kanalında "Kulis Ankara" programını seyrediyorum. Tanıtım resimlerinin altında " AK Parti Kurucu Üyesi" yazan iki eski politikacı ve gazeteci Sedat Bozkurt, Mustafa Yılmaz'ın konukları. "AK Parti'nin kuruluş hikayesi"nin 20 yıl sonra merak edilmesine mi yanalım, yoksa bu durumdan bir umut üreterek yok oluş, yıkılış hikayesi programlarını mı bekleyelim, sinema diliyle söylersek "Pek yakında". Adını önceki Milli Görüş partileri zamanında da duyduğum AKP'li Sayın Ersönmez Yarbay'ı anarak başlamak istiyorum Mustafa Yılmaz'ın "Kulis Ankara"sının analizine, irdelenmesine ve tenkit operasyonuna. Kamu yönetimi öğrenimli olduğunu yeni öğrendiğim Sayın Ersönmez Yarbay'ın adının bende yaptığı Milli Savunma yahut Silahlı Kuvvetler müteahhiti çağrışımı, yönetenlerin de ortak hissiyatıymış ki Refah'ta, Fazilet'te bulundum referanslarının gerekçesi olmuş. pushfn('ads'); "Fazilet Partisi'ne niye itiraz ettiniz" sorusuyla, kendisinin de bir "Hesaplaşma" arzusunun olduğunu belirterek söze başlayan Sayın Yarbay'ın, bir kaç cümle sonra hesaplaşmadan savuşmayı tercih etmesi, istifa etmişliğine rağmen, AKP'liliği sürekli yaşamasının bir göstergesiydi, kanıtıydı. "Erbakan tek otorite, danışmıyor, kendisi söylüyor, kendisi uyguluyor. Bizim fikrimizi almıyor." Hassas terazilerde dahi tartılamayacak hafiflikteki bu gerekçelerin mazeret kamuflajlı dillendirilmesinin ötesinde bir başka güçlü sebebi de olmalıdır. Onu da aramalıyız. Fakat daha önce programcı Mustafa Yılmaz ve gazeteci Sedat Bozkurt'un keşke sorsalardı diyeceğimiz sorularımız var. Sayın Yarbay'ın kendi anlayışıyla "Sağ cenah" dediği tarafta istişareyi, kurduğu her partide canlı tutmuş ve uygulamış bir Erbakan'a, ülkesini ilgilendiren meseleleri "İnceldiği yerden kopsun", "Yollar yürümekle aşınmaz" gibi itici ve ayrıştırıcı dil kullanan Demirel ve halkına "Alışırlar, alışırlar" ve kanunlarına "Bir kere delmekle bir şey olmaz" gibi kibirlenen Özal örnekleri varken ve yaşanmışken, iftira demesek de bühtanda bulunmasına şiddetle itiraz ederiz. pushfn('ads'); Erbakan'a söylemek istediğiniz ve fikir dediğiniz her ne ise, hâlâ aklınızda mı Yahut onu, kurduğunuz AKP'nin hangi tarihinde ve hangi toplantısında kayda aldırdınız Sorusu nerde ey Mustafa Yılmaz "Ortak akıl olursa, parti kapanmaz, düşüncesinde idik" de diyor Sayın Yarbay bey. Partilerin kapatılmasını bir demokrasi sorunu saymıyor mu idiniz ki, parti kapatılan sistemin içinde kapatılmayan parti peşine düşerek politika yapmayı tercih ettiniz, sorusunun devamında lideriniz Sayın Erbakan'ın kapatılmayacak parti peşinde olmak sevdasına mı tanık oldunuz da, sen yapamadın biz yapacağız dediniz, gibi bir soru da beklemedim değil. Ve hatta, partileri kapatılmışların iktidarında, partilerin kapatılmalarının konuşulmasından rahatsızlık duyduğunuzu belirtmemeniz, kayda aldırmamanız savunmanızı gölgeliyor da diyebilirlerdi. Lakin soru yoksa bir TV oturumunda, misafir oyuncu topu istediği alanlarda çevirir. Sayın Yarbay da öyle yaptı. Ayağında tuttuğunu biraz havalandırdı, "Kültür sorunu" olarak yuvarlayıverdi; hem de İslam toplumlarının bütününe. "İslam toplumlarında kitlesel hareketler, ortak akıllı hareketler değil; lider odaklı hareketlerdir." Aramalıyız dediğimiz sebebe geldik. Erbakan'ın liderliğine rızasızlığını dillendirerek savunma yapmaya çalışan bir AKP'li, Sayın Erdoğan'ın liderliğine itirazsızlığını ve onun kabulünü, Müslümanların geleneği ve kültür yanlışlığı suçlamasıyla işte böyle normalleştirmeye uğraşır. Demirel ve Özal yok olunca partileri de olmadı, örneklemesinin yanlış olduğunu İsmet Paşa olmadığında CHP oldu ama, gibi bir mukayeseyle sorulaştırmayan oturum yönetmeni Mustafa Yılmaz, Necmettin Erbakan gibi bir lider çıkmasaydı, Milli Görüş partileri ta 1969'da mücadeleye başlayamazdı bilgisini bari verseydi muhatabına. Bekledim, durdum. Demirel ve Özal'ın partileri, parti değil, parti statüsündeki dernek idiler. Milli Görüş partileri ve CHP parti oldukları için bugün ayakta ve hayattadırlar. Sayın Yarbay'ın varacağı, Lider Erbakan yoksa, bizim önce yok olmamız ileri görüşlülüğümüzdendir alanı yalandır, seraptır. pushfn('ads'); Kıbrıs zaferini kazandıran ve ülkesini, ihtilalcilerin dahi öğündükleri ve AKP iktidarının sata sata 20 yılda ancak bitirdiği fabrikalarla donatan Erbakan'ın liderliğine karşı, demokratik tüzüklü parti kurarak siyasete başladıklarını anlatan sayın Yarbay, AKP'nin oluşturulmasına tanıklığını zabıtlara bakın nasıl yazdırıyor. "2002'de erken seçim kararı alındı. Bizi topladılar. Tüzükteki belediye başkanları ve milletvekili adayları önseçimle belirlenir, maddesinden rahatsızlıklarını dile getirdiler. Önseçim partiyi karıştırır, işin içinden çıkamayız, dediler." AKP yönetiminin bu gerekçesini açıkladığı anda, yönetici Mustafa Yılmaz'ın şöyle bir soru ile devreye girmesini isterdim: Yeni kurduğunuz partinizi tüzüğünüze göre yönetmeyi göze alamayan ortak akıllı liderleriniz, artık sayıları kaç ise, 80 milyonluk Türkiye'yi acaba yönetebilirler mi, gibi bir endişe, şüphe gelmedi mi aklınıza FP'den ayrılış gerekçemiz ortadan kalkar, lider partisi oluruz dediğini ifade eden sayın Yarbay'ın konumu da önemsenmeli bu noktada. Ankara İl Başkanı ve MKYK Üyesi. "Siz milletvekili olmak istemiyor musunuz" AKP yönetiminin kurucu 120 kişiye karşı kullandığı bu susturucu taktik, herkes üzerinde ve her yerde hâlâ etkili olmalı ki, beklediğimiz, AKP'yi