Sedef'in kalemi! Sezen'in dili!

Şiirlerden beste yapan ses sanatçısı Sezen Aksu'nun "dilini" kopar. Yazıyı beste yapar gibi yazmak isteyen Sedef Kabaş'ı "hapse" koy.Dil kesmek.Kelle kesme çağrıştırıyor.Gazeteci hapsetmek.Diktatörlük hatırlatıyor.Gizlenemez.İstanbul'un Çamlıca Tepesi'ne minberine asansörle çıkılan cami yapıldı. Seçimlere bir hafta kalmıştı. Dindar insanların oylarını etkileyebilmek için "Çamlıca Tepesi'nde yapılan gösterişli cami"propaganda projeler arasına sokuldu. Propagandaya şu satırlarla girişildi: Bakanlık, Çamlıca Tepesi'nde 400 dönümlük araziyi "Özel Proje Alanı" ilan etti. Bu alanın 57 dönümlük (57 bin metre kare) bölümü ibadet amaçlı kullanıma açıldı. Sayın Cumhurbaşkanımız caminin yapımıyla, mimarının kim olacağına kadar, yakından ilgilendi. Caminin yapımı bitti. Yüzde 100 yün, özel dokuma 17 bin metrekare halı dokundu. Camiye bu özel dokuma halılar serildi. Cami 100 milyon dolara mâl oldu. Kubbesinde altın yazılar var. Nono teknoloji sayesinde çelik altın rengine dönüştürüldü. Kubbeyi çevreleyen yazılar da altın renginde varaklar oldu. Minberi 48 basamaktı. İmam yorulmasın, minbere rahat çıksın diye asansör yapıldı. Minberine asansörle çıkılan başka cami örneği dünyada yoktu, işte Türkiye'de oldu.Gizleyemedi.Saklayamadı.Örtemedi.Ekonomik kriz geldi.Çok pahalı, gösterişli Çamlıca Camisi'ni oy getirsin diye yaptıranın oyları dibe vurdu. Oy desteği dibe vuran politikacı, bu camide imamın elinden mikrofonu kapıp şarkıcıya "dilini koparmak bizim görevimizdir" dedi. Böylece kendinden kopup uzaklaşan halktan krizi gizlemeye kalktı.Halk, krizi yaşıyor.Kriz, yoksulu eziyor.Şarkıcı dili keserek.Gazeteci korkutarak.Kriz gizlenemez.Tarihten bir not: İstanbul Eminönü'nde "Yeni Cami" diye bildiğimiz Valide Hatice Turhan Sultan Camii temeli, "On Mısır Hazinesi (geliri)" harcanarak atıldığı için bu caminin adını o günlerde halk "Zulmiyye" diye koymuştu. Bu caminin yapılışını anlatan Evliya Çelebi, "Zulmiyye" kelimesini "Adaletsiz, adil olmayan" anlamında kullanmıştı.Gazeteci Sedef Kabaş, gece yarısından sonra sabaha karşı saat 02.00'de evine baskın verilip emniyete götürüldü. Gazeteci Sedef'in kaçacağı bir yer, karartacağı bir delil yoktu. 24 saat karakolda, adliye koridorunda bekletildi. Cumhurbaşkanına hakaretten davası görülsün diye "hapse" kondu. TV programındaki konuşmasında o benzetmeyi yapması ve karakola götürülürken "ters kelepçe takılmış görüntüsü" vermesi eleştirilebilir.Fakat dürüstçe sormalı:Sedef Kabaş kimdirYalanın üstüne yürür.Yazısını