Yine kazandı, yine kaybetti

Muhalefetin beklediği sürpriz gerçekleşmedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüzde 52.16 oranında oy alarak yeniden seçildi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yüzde 47.84 oy alarak seçimi kaybetti. Böylece tarihimizde ilk kez yaşanan ikinci tur tecrübesi, Cumhur İttifakı'nın başarısıyla sonuçlandı. Sadece iki hafta içinde akılalmaz gelişmeler yaşadık. İlk turda beklediği sonucu alamayan Kılıçdaroğlu'nun, kazanmak için yaptığı hamleler, söylemde yaşanan keskin değişim ve nihayetinde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'la sağladığı mutabakat muhtemelen çok uzun zaman tartışılacak. Bunlar sonuç vermedi. Büyük iddialarla siyaset sahnesine çıkan Millet İttifakı, 28 Mayıs gecesi seçimi kazanamadı. Dahası ilk geceden itibaren ortaya çıkan sinyallere bakılırsa, ittifakın aynı denklemde ve aynı aktörlerle yoluna devam etmesi de hayli zor görünüyor. Bu sonuçları konuşmaya bir yerden başlamak gerekiyor. Benim tercihim muhalefetin, gerek ekonomik tablo, gerekse karşısında 21 yıldır iktidarda olan bir lider ve partiye rağmen kaybetmesinin nedenlerine bakmak. Öncelikle kampanya üzerinden. 2014 ve 2018 seçimlerinin hemen öncesine baksak, özellikle sosyal medyadaki hareketlilik üzerinden Erdoğan'ın seçimleri kesin olarak kaybettiğini söylemek mümkündü. Öyle olmadı, iki seçimi de Erdoğan kazandı. Siyaseti ve hayatı sosyal medya üzerinden görmeyi tercih etmenin maliyeti muhalefet açısından ağır oldu. Kuşkusuz o sonuçları ortaya çıkaran pek çok dinamik var. Ama sosyal medyaya özellikle dikkat çekmemin nedeni 2023 seçimlerinde yaşananlar. MİLLET İTTİFAKI SÜRECEK Mİ Son derece tartışmalı, kavgalı ve karşılıklı restleşmelerin üst düzeyde olduğu bir sürecin ardından Kılıçdaroğlu, aday oldu. Bu süreci ayrıca konuşmak gerekiyor. Özellikle de başından itibaren "kazanacak aday" vurgusu üzerinden Kılıçdaroğlu'na itiraz eden Meral Akşener'in tavrını, sert mesajlarla gerçekleşen bir ayrılığın ardından kısa sürede tekrar masaya dönmesini. Dün gece aldığım bilgiler, bu tartışmaların şu ana kadar kamuoyuna yansımayan boyutlarının kısa sürede önümüze geleceği yönünde. Bu hafta itibarıyla ittifak içindeki tartışmaların seyrine dair bir fikrimiz olacaktır. Sadece bir notla şimdilik bu konuya nokta koyalım. Millet İttifakı'nın, bu şekilde yoluna devam etmesi mümkün görünmüyor. YANLIŞTA ISRAR Dönelim sosyal medya konusuna. İlginçtir, Muharrem İnce'nin adaylığı sonrasındaki linç kampanyasında, özellikle muhalefet cephesi, İnce'nin oy oranlarının abartıldığını ve sosyal medyaya bakarak gerçekleri görmenin mümkün olmadığını öne sürüyordu. Buradan sağlıklı bir analiz ve yaklaşım beklerken, gördük ki Kılıçdaroğlu'nun kampanyası ağırlıklı olarak sosyal medya üzerinden ve çekilen videolarla ilerlemeye başladı. Kuşkusuz yeni medya araçları, 2014 ve 2018 dönemine göre çok daha etkin. Ancak belki de çok etkin olduğunu düşündüğünüz anda aynı oranda yanıltıcı olabiliyor. Sözün kısası CHP bu sarmaldan çıkamadı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın meydanlarda her gün vites yükselttiği kampanya hamlesine karşılık veremedi. Nitekim 14 Mayıs'ta Cumhur İttifakı pek çok kimsenin beklediğinin aksine meclis çoğunluğunu sağladı. Cumhurbaşkanlığını çok az farkla kaçırdı. Eğer muhalefet bir muhasebe yapacaksa, milletle konuşmanın, iletişim kurmanın yeni yollarını bulmak zorunda. Milyonlarca izlenen videolar ve benzeri bir mecrada çekilen programlar üzerinden bunu başaramadığı çok açık. Saha gerçeklerinden uzak anket firmalarına, bir zamanlar rakibinizle çalıştığı için "şifre çözücü" sanılan danışmanlara bel bağlayarak da değil. KİM DAHA MİLLİYETÇİ İkinci tura merhaba denildiği andan itibaren, seçmen asıl sarsıcı hamleler ve sürprizlerle karşılaştı. Kemal Kılıçdaroğlu, olağanüstü sert bir üslupla ve o ana kadar dile getirmediği ölçüde "milliyetçi" bir söylemle yola devam etti. Dahası bunu ilk turda olduğu gibi yine sosyal medya üzerinden yürütmeyi tercih etti. İlk turun gözde oy dilimi, ATA İttifakı adayı Sinan Oğan'ın