Kazanan da belli, kaybeden de

Türkiye siyaseti, dün gerçekten olağanüstü bir gece yaşadı. 14 Mayıs seçimleri sulh ve selamet içinde gerçekleşti. Öncelikle ufak tefek arızalara rağmen, bu demokratik olgunluk ve seviye Türkiye'ye çok yakıştı. Devamı da öyle olacaktır eminim. Sizi rakamlara boğmayacağım. Sonuçlar kesinleşmese de cumhurbaşkanlığı ikinci tura kalmış görünüyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'na yaklaşık 4,5 puan ve 2 milyon 350 bin oy fark attı. Yeni meclis yine Cumhur İttifakı'nın çoğunluğuyla şekillendi. Size peşpeşe bazı notlar ve değerlendirmeler aktarmak istiyorum. Öncelikle MHP konusu. Gerçekten bir parti, gerek okur-yazarlar ve medya, gerekse kamuoyu araştırma şirketleri eliyle ancak bu kadar haksızlığa uğrayabilir. 2018'dekini aratmayan tuhaflıklarla MHP, sürekli olarak oy kaybeden bir parti olarak yazıldı, konuşuldu ve araştırıldı. Sonuçta yine herkesi (!) şaşkına çeviren bir sonuçla meclisteki yerini aldı. Seçim yasası MHP için değiştirilmiş ve baraj yüzde 7'ye düşürülmüştü hani! İşte o parti yüzde 10'u geçti. Memleketimizin seçkin entelektüellerine göre ittifak çatısı altında kendi listesiyle seçime girerek "AK Parti'ye kazık atmıştı" ya. İşte o parti, çıkardığı milletvekili sayısıyla AK Parti'yle beraber meclis çoğunluğunu sağladı. ANKETLERİN ÇÖKÜŞÜ Yeri gelmişken anket çalışması yapan bazı firmaların "hata payları" o denli yüksek oldu ki, ne izahı ne de yorumu mümkün. Yollarına hiçbir şey olmamış gibi devam edeceklerinden zerre kadar kuşkunuz olmasın. Türkiye'de özellikle siyasi partiler ve siyasetçiler, bu gönüllü aldanışın daimi müşterisi oldukça kim yanılmış, kim doğru çalışmış önemi yok. Cumhur İttifakı'nın bir diğer üyesi Yeniden Refah Partisi ise kendi amblemi ve logosuyla seçime girme cesaretinin karşılığını aldı. 1,5 milyon oy ve 5 milletvekili. Böylece Milli Görüş'ün adresi kim sorusunun cevabını da sandıkta vermiş oldu. YRP'nin kendi listeleriyle girmesini konuşunca, sözgelimi DEVA Partisi'nin bu konudaki tavrını hatırlamamak elde değil. Kurulduğu andan itibaren büyük iddialarla sahne alan bu partinin, nihayetinde CHP listelerinden seçime girerek kazandığı milletvekilleri, acaba o iddialı duruş ve tezlerini canlandırmaya yetecek mi Hiç kolay değil. Başka sonuçları da var elbette bu tablonun. CHP listelerinden seçime giren dört parti toplamda 34 milletvekili çıkararak siyasetin en ilginç pazarlığından en yüksek kârı elde ettiler. DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti'nin birleşerek grup kurma imkanları da var. Tabii bunların hepsi, CHP'li bir gazeteci arkadaşımın ifadesiyle "CHP kesesinden". ATA İttifakı'nın adayı Sinan Oğan ise, doğru dürüst saha çalışması yapanlar için asla sürpriz olmayan biçimde yüzde 5'in üzerinde oy alarak seçimi ikinci tura bırakan aktör oldu. Oğan, bu çıkışıyla 28 Mayıs'ta yapılacak ikinci tur öncesi şu pazarlığı yapar, şunu yapmaz, bilemeyiz. Ancak şimdiden milliyetçi siyaset zemininde kendisine bir yer edindiğini söylemek abartılı olmaz. Pazarlık yahut müzakere demişken; seçimin son iki gününde Oğan'ı yaptığı açıklamalar üzerinden linç etmek isteyenlerin gerekçesi "Muharrem İnce'nin oyları ona gitti, seçimi almamıza engel olacak" kıvamındaydı. Sinan Oğan, Erdoğan'ın ilk turda seçimi kıl payıyla kaçırmasına neden oldu. YSP (HDP)'NİN DÜŞÜŞÜ Şahsen benim de daha yüksek oy alacağını öngördüğüm Yeşil Sol Parti'nin