Yaşlı kadınlar

Yaşadığı hayatın zorlukları, sıkıntıları, tecrübeleri ve görüp geçirdikleri ile ahirete yönünü dönmüş yaşlı kadınların genç kuşaklara aktaracağı birçok manevi miras vardır.Onların iman, ibadet ve ihlâsla süsledikleri hayatları, tecrübelere dayanan bilgi, beceri ve birikimleri, hikmetli sözleri, ufuk açan tavsiyeleri zamanımızda genç kuşaklar için bulunmaz nimetlerdir. Hayatı boyunca yaşadığı, gördüğü, duyduğu bilgiler, hatıralar onların hafızasında ve hatıratında yerini almış, mücevherler gibi müşterileri olanları bekler. Herkesin ihtiyacı olan o ziynet gibi kıymetli bilgiler, gönül kapısını açan herkese tatlı bir üslup, latif bir muhabbet ve hoş bir sohbet nükteleriyle, espriler söz sanatı tadında sunulur. Geçmişte aile geleneği içerisinde evin büyükleri aile terbiyesi içersinde iman, ibadet, ahlak, fazilet, maneviyat gelenekleri bir manifesto, bir aile beyannamesi gibi gençlere aktarılırdı. Peygamber Efendimizin (asm) her emrine, tavsiyesine uyan ecdadımız iki cihan saadetini temin eden hakikatleri rehber kabul etmişler. Üstad, "Ahirzamanda, ihtiyare kadınların samimi dinlerine ve kuvvetli itikatlarına tabi olunuz." ihtar edilen Hadis-i Şerifi izah ederken "Evet, ihtiyar kadınlar fıtraten zaife ve hassas ve şefkatli olmalarından, herkesten ziyade dindeki teselli ve nura muhtaç olduğu gibi..." Dinimizin insan fıtratına, hassas ruhlara verdiği teselli, iltifat, rahmet ve ahiret müjdesi daha çok ibadete, zikre, duaya, marifete ve muhabbete teşvik ettiği ifade ve izah edilmiş. O şevk, gayret, heyecanı ve ibadet aşkını salihe kadınlarda, ehl-i kalp annelerde her zaman görmek mümkündür. Ahirzamanda zihinlerin, nazarların ve hayat şartlarının dünyaya hasr-ı nazar edilmesiyle maneviyata olan rağbet azaldı, iman hakikatlerine ihtiyaç arttı. Ömrünün sonuna yaklaşmış arif ve erdemli insanlar, dünyanın fani, zail, geçici yüzünü görmüş bahtiyarlardır. Geçip giden ömür dakikaları gençlik, güzellik, şan, şöhret, servet, evlat gibi gönül bağladığı mecazî aşkların, muhabbet duyduğu sevgililerin birer birer elinden çıkıp gittiğini görmüş, acılarını, kederlerini tatmışlardır. Geçen günler ve kaybolan yıllar onların umudunu, nazarını, muhabbetini "Ya