Eriyen umutlar

New York Times'ın gözünü kırpmadan 550 milyon dolar bastırarak satın aldığı dijital spor içeriği platformu The Athletic, başlı başına bir yazı konusu. Ancak bu yazının konusu değil. Oradan bir alıntı ile başlamak için bu giriş.Yazar Sam Lee, bu yılın ilk günlerinde orada bir Domenec Torrent röportajı kaleme aldı. Yazı şu cümleyle başlıyordu: "Domenec Torrent beş dil biliyor: İspanyolca, Katalanca, İngilizce, Almanca ve Guardiolaca."Peki dün izlediğimiz Galatasaray hangi dili konuşuyordu Kabul. Okuyanın iştahını kabartan bir cümle. Torrent'in Pep Guardiola felsefesini benimsemiş olması bundan daha iyi anlatılamazdı. Onu tercih edecek kulüpler için cezbediciydi. Fakat her şey bu kadar kolay mı Guardiola ile on yıl çalışmış bir hocayı getiriyorsun ve bir anda City futbolu mu oynamaya başlıyorsunÇok doğal ki, Galatasaray'ın dün oynadığı futbolun Guardiola oyunuyla uzaktan yakından alakası yoktu. Çünkü felsefe kadar; o felsefeyi uygulatacak kişinin etkileme gücü ve onu uygulayacak oyuncu becerisi (belki de farkındalığı) önemli. Elbet o oyuna ulaşabilmek için gereken zamanı es geçemeyiz.Galatasaray'ın üç yıl süre isteyerek başladığı sezonda geldiği noktadaysa, taraftarın tahammülünün kalmadığı tek şey zaman. Bu da dün her geri-yana pasta etkisini ıslık olarak kendini