Zübeyir Gündüzalp'i dualarla anarken...

Bazı insanların öne çıkan hususiyetleri fazlaca olabilir. Bunu 'çok yönlü' olarak da tarif ederiz. Merhum Zübeyir Gündüzalp de çok yönlü bir şahsiyetti.Bu hususiyetini, hayatta iken onunla arkadaşlık yapan bir çok kimseden dinleyenlerdeniz. Zübeyir Gündüzalp, 1920 yılında Konya'ya bağlı Ermenek ilçesinde dünyaya geldi. Aslı Kafkas kökenli bir ailenin çocuğudur. Uzun yıllar devlet memurluğunda bulundu. PTT'de memur iken, Bediüzzaman Hazretlerini Konya'da duydu, araştırdı ve tanıdı. Bediüzzaman ve eserlerine karşı 1945 yılında sıcak bir alâkadarlık duydu. İlgisini çekti, içine merak düştü. Üstad'a hasret duydu. İçindeki bu hasret duygusu, yüreğinde kor bir ateşe dönmüş olmalı ki, 1946 yılında Bediüzzaman'ı bizzat görmek adına Emirdağı'na gitmek için yollara düştü ve gitti. ÜSTADI İLK ZİYARETİ Üstad'ı ilk gördüğünde, manidar bir ruh haleti içinde olan Zübeyir Gündüzalp, bu ilk ziyaretinde heyecanından tirtir titrer ve mütemadiyen gözyaşlarını tutamayarak ağlar. Üstad 'Keçeli neden ağlıyorsun' diye onu bağrına basıp duâ eder. Sonra, Üstadın ikazı üzerine dışarıya çıkıp yüzünü gözünü yıkayarak Üstadın huzuruna tekrar kabul edilir. Ayrılık zamanı gelince, Zübeyir Gündüzalp, Üstadına 'Memuriyetten ayrılıp yanınızda hizmet etmek istiyorum' der. Bediüzzaman bu fedakârlığa çok memnun olmuş, cevaben 'Vazifene devam et, Konya'da daha çok hizmet edersin. İnşaallah ileride alırım seni yanıma' demiş.1 KENDİ KENDİNİ ŞİKÂYET ETMESİ Zübeyir Gündüzalp, artık Üstadı için yaşamayı kabullenmişti. Üstad hasret ve iştiyakı, onu Üstadına kavuşması için kendi kendini ihbar etmeye kadar götürmüştü. Meselâ, "Konya'nın Beyşehir postanesinde memurluk yaparken, o zaman Bediüzzaman Hazretleri Afyon hapsindeydi. Zübeyir Gündüzalp, kendisini polislere ihbar ediyor: 'Beyşehir postanesinde Ziver resmî ismi Ziver'di adında bir memur var, kendisi Nurcudur. Onu neden tutuklamıyorsunuz' diye bir mektup yazar. Mektubun altına kendi imzasını atar. Bunun üzerine Zübeyir Gündüzalp tutuklanır ve hapse atılır, Bediüzzaman'la birlikte Afyon hapsinde kalır."2 GAZETELERE KARŞI CEVAPLAR YAZMASI Zübeyir Gündüzalp'ın Afyon hapsindeki ilk mahkûmiyeti de böyle başlar. On sekiz gün hapiste kalır, ardından takipsizlik sonucu tahliye olur. Afyon hapsinden tahliye olan Zübeyir Gündüzalp, Afyon'dan ayrılmaz, adeta oraya post serer. Bu arada Üstadının dışarıdaki lüzumlu işlerini, kitap gönderme, getirme işini ve evrak ve avukatlarla görüşme vesaire işlerini, aynı zamanda o sıralar Üstadın aleyhinde gizli tahriklerle yazı yazmaya başlayan mahallî ve umumî gazetelere karşı cevap yazma gibi işleri de yürütür."3 Dışarıda sıkıldığını söyleyen Gündüzalp "Mahkeme esnasında Ceylan'a sormuştu: 'Ben böyle dışarıda sizlerden ayrı sıkılıyorum. Nasıl yapayım da ben de içeri gireyim' Ceylan 'Sert bir müdafaa yap' demişti. O zamanlar Zübeyir gayr-i mevkuf mahkeme altındaydı. Neticede o da içeri alındı."4 VASIFLARI Bediüzzaman Hazretlerinin hizmetine kendini adayan Zübeyir Gündüzalp'ın temayüz etmiş bir çok güzel vasfı bulunmaktaydı. En önemli hususiyetlerinden başta geleni, Üstadına son derece sadakat içinde bağlılığıydı. Bir ifadesinde der ki: "Kardeşlerim, bir gün hizmete zarar verirsem sizlere vasiyetim olsun, bana bir iğne vurun hayatıma son verin. Size hakkımı helâl ediyorum."5 Yine bir başka ifadesinde ise, "Üstadım Bediüzzaman için hançerle parçalanırsam etrafa sıçrayacak kanların, Risale-i Nur yazmasını Rabbimden niyaz ediyorum"6 der. BİR HATIRA 1951 yılında postanede memurluk yaparken, Zübeyir Gündüzalp'ın mesai arkadaşı olan Turgutlu doğumlu Cafer Çim, Zübeyir Gündüzalp'ın ahlâkı konusunda 31 Mart 2002 tarihli Yeni Asya gazetesinde şunları anlatmıştı: "Zübeyir Gündüzalp'ın ahlâkı beni çok etkilemişti. Kendisi daima Risale-i Nur'la meşgul olurdu. Postanede dahi risale yazıyordu. Ve Bediüzzaman Hazretlerinin en sadık ve fedakâr talebesidir." YANILMADI, YANILTMADI Temayüz etmiş bir çok güzel hususiyeti içinde kahramanlığı, alperenliği, fedakârlığı