Bu asrı ve gelecek asırları tenvir...

Bediüzzaman Hazretlerinin müceddidliği kabul edilen bir gerçektir. Kur'ân hizmeti ekseninde yaşadığı iman hizmeti, tam ve külli hakikatlerle doludur. Müceddid, kelime manası itibariyle 'yenileyen'dir.Risale-i Nur'larda "Risâle-i Nur, bu asrı ve gelecek asırları tenvir edecek olan bir mu'cize-i Kur'âniyedir" denilmiş. (Tarihçe-i Hayat, Emirdağ Hayatı, s. 403) Bediüzzaman hazretleri, eserlerinde şahsına dair büyük hususiyetlerini gizleyerek, müceddidlik vasfını şahsından ziyade, Nur'un şahsiyet-i maneviyesine veriyor. Bediüzzaman hazretlerinin son müceddid olmasına delil çoktur. Muhtelif kaynaklarda yapılan değerlendirmelerden bazılarını şöyle sıralamak mümkündür: 1- Bediüzzaman'ın saffı evvel ilk talebelerinden olan Hafız Şamlı Tevfik Göksu'nun Sikke-i Tasdik-i Gaybi adlı eserde, on ikinci asrın müceddidi Mevlana Halid-i Bağdadi arasında mevcut ulvi makama dair yaptığı değerlendirmedeki tevafuklar, dikkatle okunmalıdır. Sikke-i Tasdik-i Gaybi adlı eserinin 26-27-28 ve 29'uncu sahifelerinde yer alan mektupta bunlar sıralanmış. 2- Gavs Seyyid Sıbğatullah hazretlerinin halifelerinden, Molla Halid-i Eruki'den naklen Bitlisli Kevser Hoca anlatıyor: Sofi Mirza Efendinin Gavs'ı ziyaretlerinin birisinde, Gavs Hazretleri, Sofi Mirza'nın önünden kalkarak halifelerinin yanında şöyle söylemiştir: "Efendiler, bu fakir Sofinin (Mirza Efendinin) sülbünden öyle bir çocuk dünyaya gelecektir ki, yüz kutbiyet onun derecesine yetişmez. Ben ona talebe olmayı gavslığa tercih ederim." (Hizan, Gayda, Nurs köyü ve çevresinde sıklıkla anlatılanlardan.) 3- Denizli vilayetinde yaşamış, büyük evliyalardan Hasan Feyzi, bir gün talebelerine "Bugün