'Mahalle' ile normalleşme ne demek

ABD politikaları, üç kuşak geride kalmış 'Doğu-Batı' bloklaşması üzerine odaklanmış görünüyor. Yeniden 'iki kutuplu dünya' süreci bu. Sovyetler'in dağılmasından sonra ABD liderliğinde tek kutuplu hale gelmişti. Tek kutup, Baltık'tan Bulgaristan'a kadar Batı Bloku'na bağladığı ülkelerle Rusya'yı çevreledi. Ucuz hammadde ve üretim kaynağı olarak Çin'i kullanarak gelirini artırdı. Potansiyel rakip olarak gördüğü Türkiye ve Mısır gibi ülkeleri de çevre ülkelerini istikrarsızlaştırarak, darbeleri, terör örgütlerini kullanarak güçsüz ve etkisiz kılmaya çalıştı. Körfez ülkelerini İran'la çatıştırarak -ki İran'ın da bu konuda gayet iyi bir 'işbirliği' gösterdiğini söylemek lazım- hem kontrol altında tuttu hem silah satıp para kazandı. Efendim, akıllı olsalar, bu uzağa düşmeseler... De... Her şey akılla olmuyor. 'İmkan' ve 'kabiliyet' de gerekiyor. Geldiğimiz noktada, ABD, Rusya'yı ve Çin'i göstererek Avrupa'yı tespih tanesi gibi arkasına dizdi. Avrupa'da yükselen "ABD'ye karşı bağımsızlığımızı kazanmalıyız" sesleri artık duyulmuyor. ABD Rusya ile Rusya ABD ile savaşıyor, bedelini Ukrayna kadar Avrupa da ödüyor! Yakında "ABD'ye karşı bağımsızlığımızı kazanmalıyız" sesleri yine yükselecek ve bu kez daha büyük ve sonuç verici olacak. Bu notu düşeyim... Ama bunun için Avrupa'nın 'politika yapıcı' olması lazım. Şu anda ABD politikalarının arkasından gidiyorlar. Türkiye'nin farkı, 'kendi politikasını üretme' çabasında olması. Suriye politikası, Ortadoğu ve Körfez politikaları, Afrika politikası giderek doğru bir yere oturuyor. Ve küresel politikanın içinde ama özgün bir yer alıyor. Bu politikanın mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin çıkarlarını korumanın anahtarını 'barış' ve 'işbirliği'nde görüyor. Küresel olarak bunu, BM Genel Kurulu kürsüsündeki konuşmalarında, bu sözlerinin gereğini yaptığı ve 'sonuç aldığı' Rusya-Ukrayna, Ermenistan-Azerbaycan, İsrail-Filistin çatışmalarındaki rolüyle görüyoruz. Ama Cumhurbaşkanı, bölgesel olarak da başka bir şey daha yapıyor. Gerekli olduğunda Suriye'de, Libya'da, Karabağ'da 'sert güç' kullanarak 'saldırgan tarafı' durduran bu politika, örneğin körfez ülkelerinin Katar'ı ablukaya alma girişimine karşı da 'ekonomik güç' kullanarak ambargoyu etkisiz hale getirmeyi başardı. Şimdi yeni bir dönem başladı. Erdoğan, Türkiye'nin yakın çevresinde, karşılıklı çıkarlar için fırsatlar sunduğu halde 'enerji emen' gerginlikleri bitirme sürecini başlattı. Enerji emen Türkiye-Irak, Türkiye-Suriye, Türkiye-BAE, Türkiye-S.Arabistan, Türkiye-İsrail, Türkiye-Mısır çatışmalarını, 'enerji üreten' ilişkilere dönüştürme süreci bu. Aynı süreci yukarıda saydığım ülkeler, İran'la da yürütme çabasında. Erdoğan'ın bu politikası, Türkiye'nin, 'enerjisini emen, ayağına takılan' sorunlardan kurtulmuş bir lider olarak 'tek kutup'a karşı sözünün de elinin de gücünü artıracak. Artık Türkiye'yi, Batı ile Doğu arasında bir 'denge unsuru' olarak değil, 'dengeleyici güç' olarak yeniden tanımlamamız gerekiyor. Bu iyi tarafı... Unutmamamız gereken, bunu 'tek kutup'un da fark ettiği... Belki bugüne kadar Türkiye'ye karşı işbirliği yaptıkları ülkeleri, örgütleri eskisi gibi kullanamayacaklar. Ama hala kullanışlı aparatları var. Meşru veya gayrimeşru... KILIÇDAROĞLU VAHŞİ KAPİTALİZME MEYDAN OKUYOR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 9 Ekim'de 4 günlüğüne ABD'nin başkenti Washington'a gidecek. Gazeteci İsmail Saymaz'ın aktardığına göre, "Benim yeni bir dünya vizyonum var. Vahşi kapitalizm ve neoliberalizm dünyaya çok zarar verdi. Küçük bir azınlık bu sayede dünyaya hükmetti. Ülkemiz de bu insafsız sistemden nasibini aldı. İşte ben bu vahşi düzene meydan okuyorum" demiş. Yandaki yazımın sonundaki cümle işte bu durumu özetliyor. Ne okuyor ne dinliyor ne de iki dakika salim kafayla düşünüyorlar! Kendi ülkesinin, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, yıllardır, vahşi kapitalizmin dünyaya verdiği zararları, azınlığın dünyaya hükmetmesini BM kürsüsünden yüksek sesle eleştiriyor, bu vahşi düzene meydan okuyor. Kendisinin de artık kullandığı ifadeyle 'Bay Kemal', bunun 'kendisine ait' ve üstelik 'yeni' bir vizyon olduğunu iddia edebiliyor! CHP SAKARYA'YI KARIŞTIRDI, WASHİNGTON'I TUTTURSA BARİ