G20 Bali Bildirgesi'nde Türk uzlaşması

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, G20 Bali Zirvesi dönüşü yaptığı açıklamadaki, "G20 Bali Bildirgesi'ne de ülkemizin önemli katkıları oldu. Rusya-Ukrayna krizine yönelik her tarafla konuşabilme yeteneğiyle ara bulucu bir rol oynayan ülkemiz ortak bir bildirgenin çıkarılmasında aktif bir tutum sergiledi" ifadesi, bana o günlerde okuduğum bir 'kriz' haberini hatırlattı.Amerika'nın Sesi Türkçe sitesinde Arzu Çakır imzalı habere göre, zirvenin ilk gününde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un bildirge taslağını Batılı ülkelerin 'siyasileştirmeye çalıştığını' söylemiş, ve ortak sonuç bildirgesinin 'çıkamayacağı' ihtimali konuşulmaya başlanmıştı.Habere göre, daha sonra 'tüm G20 ülkeleri savaşı kınar' yerine, 'G20 üyelerinin çoğu' ifadesi kullanılarak, Rusya ve Çin'in onayı alınmış ve tüm katılımcıların ortak imzası sağlanabilmiş.Haberde, ev sahibi Endonezya ve Hindistan'ın yoğun kulis yaptığı notuna da yer verilmiş.Cumhurbaşkanı, ortak bildirgenin çıkmasında Türkiye'nin de rol aldığını, 'gerekçesiyle' birlikte, "her tarafla konuşabilme yeteneğiyle sağladığı arabulucu rolü" ifadesiyle kayda geçmiş oldu.Erdoğan'ın konuşmasında bir nokta daha dikkat çekici.Cumhurbaşkanı, bu süreçleri 'liderler diplomasisi' ile bizzat yürütmesine ve kişisel bağlarını, güvenilirliğini kullanmasına rağmen, hassasiyetle 'ülkemiz' demeyi tercih etti.Çay kahve ziyaretlerini 'ben para buldum, ben gittim, ben geldim, ben bilim öğrendim, benim vizyonum' ifadeleriyle sunanlar için örnek olsun dilerim.AVRUPA'DA TERÖRÜ 'AYDIN DURUŞU' BİTİRDİ10 Haziran tarihli yazımın başlığı şuydu: 'Destek bulmazsa terör yaşamaz.'Terör örgütlerinin, kendilerini, başka ülkeleri kontrol altında tutmak için kullanan devletler sayesinde yaşadığına işaret etmiştim.Almanya'da Kızıl Ordu fraksiyonu (RAF), İtalya'da Kızıl Tugaylar (BR), Fransa'da Action Directe (AD) vb gibi terör örgütleri, 70'li yılların başlarında etkinlik göstermeye başladılar.Varlıklarını 'kapitalizm karşıtlığı' üzerine oturtuyorlardı.Ama burada bir 'yerli' karşıtlık zayıf, fakat 'Sovyet yanlısı' bir karşıtlık güçlüydü.İdeoloji ve silah desteği Sovyetler'den geliyor, o silahlarla soygunlar yaparak para ve yeni silahlar elde ediyorlardı.Yeni militan teminini de yine ideoloji sağlıyordu.Yaşamalarını sağlayan bir başka destek de 'sol-sosyalist-komünist siyaset'ti.O ideolojinin siyasetçilerinden, aydınlarından, gazetecilerinden, akademisyenlerinden aldıkları destek, belli bir meşruiyet sağlıyordu.1980'lerin ortasından itibaren dağılmaya başladılar.Onları destekleyen Sovyetler Birliği'nin çöküşüne paralel olarak...Ama dağılmaya giden süreci Sovyetler'in zayıflaması başlatmadı.Aydınların 'teröre' karşı tepkisiydi.Meselenin kapitalizme direniş olmaktan çıkmış, Sovyet yanlısı silahlı teröre dönüşmüş olmasına tepkiydi bu.Bir başka sebep de, Avrupa'daki hiçbir terör örgütünü, bir başka Avrupa devleti koruyup beslemedi.Zayıflama itirafçıları artırdı.Bir ülkeden kaçanı diğeri yakaladı.Şiddete bulaşmayanlar sol partiler içinde eridi.Buna rağmen hala örneğin ne Almanya istihbaratı RAF'ın ne İtalya BR'nin ne de Fransa AD'nin peşini bırakmış değil.Türkiye'ye karşı terör yapan örgütlerde ise durum tam tersi.Onları Sovyetler'den sonra ABD ve Avrupa ülkeleri sahiplendi.Para ve militan toplamalarına izin verildi.Silahlanmaları sağlandı.Komşu ülkelerde korunup büyütüldüler.Türkiye içinde de aydınlar, akademisyenler, etkili bir medya grubu tarafından meşrulaştırıldılar.PKK terör örgütü, sadece askere ve polise değil, köylüye, öğretmene, öğrenciye, çocuklara saldırdığında da kınanmadı, 'barış ve aydınlanma'yı kimseye bırakmayan bu kesimler tarafından.Terör eylemlerini, 'örgütün mecbur bırakıldığı eylemler' sınıfında saydılar.Hatta 'kendi mahallelerinden' Onat Kutlar, arkeolog Yasemin Cebenoyan gibi kültür adamları katledildiğinde bile susabilmeyi başardılar!O yüzden, teröre ve terör örgütlerine karşı aydınların, gazetecilerin sesini yükseltmesi hayati önemdedir.İstiklal Caddesi'ndeki son terör saldırısı sonrası, bir grup akademisyen, yazar ve gazetecinin, teröre, terör örgütlerine, 'terör saldırılarına süslü ve gösterişli söylemleriyle destek olanlar ve Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı iftiraları iştahla alkışlayanlar'a karşı yayınladığı bildiri,