Avrupa siyasetinin bilinç kaybı

Hipoksi, 'dağ hastalığı, yükseklik tutması' diye bilinir. Yüksek rakımlarda oksijen azlığından dolayı vücudun yeterli oksijen alamamasına bağlı olarak, dikkat toplayamama, görme, düşünme ve karar verme yeteneğinde bozulma durumudur. Daha ileri durumda bilinç kaybı ve hayati risk oluşur. Avrupalı politikacılar, kendileri dışındakilere o kadar yukarıdan bakıyor ki, çıktıkları seviyeyi artık bünyeleri kaldıramıyor. Şımarıklık, burnu büyüklük seviyesi ne kadar yükselirse, siyasi iklimin oksijeni de o kadar azalıyor. Siyasi akılda, dikkat toplayamama, görme, düşünme ve karar verme yeteneği bozuluyor, giderek bilinç kaybına neden oluyor... İsveç'te olup bitenler bunun bariz örneği. İki gündür AKŞAM'da okuyorsunuz... İsveç hükümeti, İran'da 13 yaşında dağa götürülüp aşırı sol terör örgütünde militanlık yaptıktan sonra ülkeye sığınan ve siyasete atılan milletvekili Amineh Kakabaveh'in 'terör örgütü YPG onayıyla' hükümeti tehdit etmesi ve boyun eğdirmesini 'güvenlik sorunu' olarak görmüyor. Ama ülkenin 'tepesinde' olanların görmediğini, İsveç medyası, gazeteciler, yorumcular ve vatandaşlar görüyor. "Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'parlamentonuzdaki teröristlerin etkisinde kalmayın' derken haklıydı" tespiti her yerde yapılıyor. Tam bir bilinç kaybı. Bir başka örnek maalesef yine Almanya'dan geldi önceki gün. Maalesef diyorum, çünkü Almanya'ya İsveç'ten daha çok 'yakışmıyor'... Resmi haber kanalı Deutsche Welle'nin haberini dün AKŞAM'da okumuş olmalısınız. Doğrusu, AKŞAM'da 'doğru başlık ve bakış açısıyla okudunuz'... Zira haberi, "terör örgütü PKK'nın Almanya'dan topladığı paralarla Türkiye'ye yönelik terörü finanse ettiği" bilgisinden verdik. Ya DW nereden verdi 'Alman istihbaratı, Türkiye ve Türk istihbaratını merceğine aldı.' Şöyle diyor haberde; "Almanya'nın iç istihbarat teşkilatı Anayasayı Koruma Dairesi (BfV), 2021 yılı raporunda, Türkiye'nin Almanya'da nüfuz ve casusluk faliyetleri yürüttüğünü belirterek, ilginç gözlem ve tespitlere yer verdi." Bu ilginç tespitler şunlarmış: - Türkiye, Rusya, Çin ve İran ile birlikte, Almanya'da casusluk ve etki faaliyetleri yürütmeye çalışan 'ana aktörler' arasında. - Türk istihbaratı, Almanya'da Türkiye kökenlileri izleme, soruşturma veya bu kesimlere sızma faaliyeti yürütüyor; bu da korku iklimine ve can güvenliğine tehdit oluşturuyor. - Türkiye'nin asıl önceliği PKK ve Gülen yapılanması. - Türkiye ayrıca ekonomi, siyaset, askeri ve teknoloji konuları ile bunların AB ve NATO'daki etkilerini de izliyor. - Avrupalı Türklerin oluşturduğu Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Türk hükümeti yanlısı tanıtım yapıyor. - Radikal örgütler değerlendirilirken, IŞİD tehdidi, Hizbullah vb örgütlerle Milli Görüş Hareketi aynı başlık altına alınmış. - 'İslamcı olmayan yurtdışı kaynaklı radikal yapılar' başlığı altında Türkiye'ye karşı terör yapan örgütler inceleniyor. - PKK'nın Almanya'da 1993 yılından bu yana 'terör örgütü' olarak yasaklandığı, aynı şekilde DHKP-C'nin de terör örgütü listesinde olduğu vurgulanıyor. - Ama aynı kapsama 'demokrasi için tehlike' olarak Ülkücü Hareket de alınıyor! - "Almanya'nın iç güvenliği açısından PKK, DHKP-C ve Ülkücü Hareketi'nin üzerine eğilmek önem taşıyor" ifadesi kullanılıyor. - PKK, "Türkiye'nin güneydoğusundaki Kürt yerleşim yerleri, Kuzey Suriye ve Kuzey Irak'taki şiddet eylemleri" nedeniyle; - DHKP-C, Türkiye'de açıkça silahlı mücadeleyi savunması nedeniyle; - Ülkücü Hareket ise 'kanunlar önünde eşitlik ilkesini reddetmesi, antisemitizm gözlemlenmesi, MHP'nin ruhuna uygun milliyetçi bir aşırı sağ ideolojiyi savunması, Türk kökenlilerin Alman toplumuna uyumunu olumsuz etkilemesi' nedeniyle 'tehdit' sayılıyor! Altını çizeyim, terör örgütleri bizatihi 'terör ve terörün finansmanı', ülkücüler ise' iddia edilen' ilkesel ret, 'gözlemlenen' antisemitizm, MHP'ye 'benzeme' ve Türklerin Alman toplumuna uyumunu olumsuz etkileme 'ihtimali' nedeniyle terör örgütleriyle 'birlikte' değerlendiriliyor! - BfV raporunda Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu (ADÜTDF), Avrupa Türk İslam Dernekleri Birliği (ATİB) ve Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu (ANF) gibi yapıları da isim isim listelemiş! Aynı başlık altına koymanın saçmalığı o kadar ortada ki, Alman İçişleri Bakanı Feaser, 'Ülkücüler de PKK gibi yasaklanacak mı' sorusuna, 'bu camianın homojen olmadığı, mensuplarının aynı şekilde değerlendirilemeyeceği' cevabını vermek zorunda kaldı. Ama 'yasaklamayla ilgili önceden konuşmamamızı da anlayışla karşılayın' demeyi ihmal etmedi. Peki, ülkücülerin aynı başlık altına konulduğu terör örgütü kabul edilenler ne yapıyor, rapora göre - PKK, Almanya'da 1993'te yasaklanmış ve 2002'den bu yana AB terör örgütleri listesinde olmasına rağmen, Almanya'da örgüte lojistik ve mali destek, yeni militan kazandırıyor, propaganda amaçlı miting ve etkinlik düzenliyor. - PKK, 2021'de, Almanya'da 16 milyon 700 bin euro ile bir önceki yıldan daha fazla para topladı; Avrupa genelinde bu rakam 30 milyon euroyu aştı. - Toplanan paralar, Türkiye'de terörün finansmanında kullanılıyor. - PKK'nın Almanya'daki Türk hedeflerine yönelik terörist eylem yapma tehdidi devam ediyor. - PKK, Avrupa'da barışçıl etkinlikler ve faaliyetlerle ön planda dursa da, şiddeti stratejik bir seçenek olarak kullanıyor. - PKK'nın TCŞ adlı gençlik örgütü de Kürt yerleşim bölgelerindeki (Türkiye, Irak ve Suriye) silahlı mücadele yürütmeleri için gençleri topluyor. - TCŞ, ayrıca Almanya'daki Türk devlet temsilcilikleri ve ülkücülere karşı suç eylemleri yapıyorlar. - Haziran 2013'ten bu yana Almanya'dan -tespit edilebilen- 295 kişi PKK için savaşmak üzere Kürt yerleşim bölgelerine gitti, 30'u öldü, 150'si ise Almanya'ya döndü. - Almanya'daki radikal solcular da, 'Kürdistan Dayanışması' adı altında PKK ile dayanışma içindeler. Alman İçişleri Bakanı Feaser ve BfV Başkanı Haldenwang, raporu açıklarken PKK hakkında aynı cümleyi kullanmış: "PKK, Almanya'da da mücadele edilen, uluslararası bir terör örgütüdür. Toplanan paralar, Türkiye'de terörün finansmanında kullanılıyor. Türkiye ile birlikte çalışıyoruz." Başa dönelim: Alman bakan ve istihbarat başkanı raporu şöyle sunuyor, DW de haberi şöyle veriyor: "Alman istihbaratı, Türk istihbaratının Almanya'da PKK, DHKP-C ve FETÖ örgütleri öncelikli istihbarat faliyetleri yürütmesini mercek altına aldı." Demiyorlar ki, "terör örgütlerinin Türkiye'de terör eylemi yapmak için Almanya'dan terörist ve para toplamasını önleyemiyoruz; Türkiye de Alman İstihbaratı'nın yapması gerekeni yapıyor." Demiyorlar ki, "karşımızda bir müttefik devlet var, üstelik imparatorluk döneminden beri müttefikiz, birbirimizi en iyi tanıyanlarız, ayrıca istihbarat, güvenlik ve adli yardımlaşma anlaşmalarımız var. Neden Türkiye bizim ülkemizde istihbarat yapma ihtiyacı duyuyor" Demiyorlar ki, "tespit edilmiş şiddet, terör, terörist yetiştirme ve terörün finansmanı ile ihtimal, zan, görünüm ve risk algısını aynı kefeye koyarak aklımızı