Doksanüç!

Bütün politik sözlerin, vaatlerin, hedeflerin yahut yüksek sesli nutukların nihayetinde bir hedefi vardır ya da olmalıdır. İnsanlara, topluma iyi bir hayat, refah ve huzur içinde yaşanması gereken bir hayatı temin etmek. Bugünü endişe duymadan yaşatabilmek, geleceğinden de emin olmasını mümkün kılmak. Adalet, kanun önünde eşitlik, fırsat eşitliği sunmak, en önemlisi de herhangi bir etnik, dini, fikri özelliğinden dolayı eşitsiz muamele görmemek; yani ayrımcılığa muhatap olmamak. Vatandaş olmanın herkesi kanunlar ve uygulamalar önünde aynı seviyede tutacağı duygusunu kaybetmemekTürkiye, iddialı sözlerin rüzgarıyla yıllar geçirmektedir ve insanlar gerçekte olmadıkları bir hayalin peşindedir. Kâh bütün dünya güçleriyle mücadele duygusuyla, kâh şanlı tarih hikayeleriyle ne zaman geleceği belli olmayan güzel ve şaşaalı günleri beklemektedir. Beklenti yönetimi o kadar başarılı ki yirmi yıl boyunca güzel günlerin 2023'te geleceği vaadediliyor, 2023 kapıya dayandığında ise tarih birdenbire 2053 veya 2071 olabiliyor. Yahut aynı süre sloganlarla, nutuklarla "dünyanın en büyük on ekonomisi olmak" iddiasıyla geçtikten sonra, ülke gerçekte ilk 20'den de düşmesine rağmen aynı hedef "eli kulağında" vadesiyle tekrarlanmaya devam ediyor. Çok yakında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olacağız! Nasıl olacağız veya ne yapacağız da listede üzerimizde olan ülkeler bizden geriye düşecekler belli değil. Esasen bunu izah etmek gerekli de değil. Zira zaten ortada böyle bir hedef yoktur; inananı olduğu sadece sadece lafı vardır.Gerçek ne peki Küresel refah endeksi önceki gün açıklandı. Türkiye, 167 ülke arasında 93. Sıraya kadar geriledi. 93! Hangi kriterlere göre geriledi Emniyet ve güvenlik, kişisel özgürlük, yönetim, sosyal sermaye, yatırım ortamı, girişimcilik şartları, pazara erişim ve altyapı, ekonomik kalite, yaşam koşulları, sağlık, eğitim ve doğal çevreye göre. Bu alanlarda 300 gösterge inceleniyor ve ülkelerin refah sıralaması belirleniyor.Sadece "küresel refah" değil; ülkelerin hukuk, şeffaflık, ifade özgürlüğü, eğitim vesaire gibi temel alanlardaki kapasitesini ölçen diğer endekslerde de Türkiye en sonlara demir atmış bulunuyor. Tamamında yüzüncü sıradan aşağıda ve giderek gerilemeye devam ediyor. Hamasetin, sloganın, komplo teorisinin dozu arttıkça işler kötüleşiyor. Ya da işler kötüleştikçe hamaset artıyor. Ama her durumda Türkiye'nin ve Türkiye'de yaşayan insanların gerçeği