Tesettür farzı zaman aşımına uğramaz2

Asrımızda Müslümanların mü'mine kadınların tesettürünü modanın elinden kurtararak takva örtüsünün bir yansıması kılmaları, cihad cümlesindendir. Takva elbisesi "Allah emrettiği için örtünüyorum, O'nun istediği ve razı olacağı şekilde örtünüyorum" niyetiyle ve şuuruyla örtünmektir.

"Libasü Takva" ifadesi, İslam alimlerince;iman, hayâ, iffet, güzel davranış, tesettür hususunda Allah korkusu, ibadet ederken veya sair zamanlarda tesettür şuuruolarak yorumlanmıştır

Tesettürsüzlük, irticanın ve mürteciliğin alâmetidir. "Ey Ademoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah'ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik)."(el-A'raf Sûresi26).Bu ayetteki"Ey Âdemoğlu"hitabı inanan ve inanmayan bütün insanları kapsar. Ayrıca âyette ki"size avret yerlerini örtecek elbise indirdik"ifadesi, insanın avret yerlerini örtecek elbisenin yaratılmasının, insan için çok büyük bir nimet ve gereklilik olduğunu ortaya koymaktadır.

Ayette "libas" ve "rîş" kelimeleri zikredilir ki libas; İnsanın avret yerlerini örtmek için giydiği şeyleri ifade eder. Rîş de süslenmek için giyilen, edeben insanın süslenmek için giydiği her türlü elbiseyi ifade eder.

Şer'i otoritenin geçerli olduğu yerlerde ve toplumlarda tesettür yozlaşmasına ve istismarına asla geçit verilmemiştir. Sahih-i Müslimde Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz (s.a.s), giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler. (Sahih-i Müslim, Libas.-125.)

Ebu Hureyre (r.a) dedi ki:Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu:

"Cehennemlik iki sınıf insan ki ben onları henüz görmedim. Yanlarında sığır kuyruğu gibi kamçılar olup insanları onlarla döven topluluk ve biri de birtakım kadınlar topluluğudur ki bunlar giyinik, çıplaktırlar. Görenleri yoldan saptıran ve kendileri de haktan sapanlardır. Başları bir tarafa sarkan deve hörgücü gibi olacaktır. Bunlar cennete giremeyecekler. Kokusu şu kadar, şu kadar yürüme mesafesinden alındığı halde, bunlar cennetin kokusunu da bulup alamayacaklardır."(Sahih-i Müslim - sahih bab: libas ve'l- zineh hadis nr.3971)

Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder: "Abdurrahman'ın kızı Hafsa'nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Âişenin huzuruna girdi. Hz. Âişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı."(İmam-ı Malik, Muvatta', Libas:4)

Emirü'l mü'minin ve Halifetü'l Müslimin Hz. Ömer (r.a.) ise, cam gibi şeffaf olmasa da, giyindiği zaman altını iyice belli eden elbisenin kadınlara giydirilmemesi hususunda mü'minlere ikazda bulunmuştur. (Beyhakî. Sünen, 2:235)

İmam Serahsî (rh.a.) bu nakilden sonra, kadının giydiği elbise çok ince de olsa yine aynı hükmü taşır, şeklinde bir açıklama getirir. Daha sonra da,Giyindiği halde açıkolan mealindeki hadisi kaydeder ve şöyle der:Bu çeşit bir elbise şebeke (ağ) gibidir, örtünmeyi temin etmez. Bunun için yabancı erkeklerin bu şekilde giyinmiş bir kadına bakması helâl olmaz.(İmam- Serahsî, el-Mebsût, 10:155)