Tesettür farzı zaman aşımına uğramaz1

İslâm belli bir zamanın ve mekânın dini değil, bütün zamanların ve mekânların dinidir. İslâm'ın değerleri, farzlarıemirleri, nehyleri de bütün zamanlarda ve mekânlarda geçerlidir. İslâm zaman aşımına uğramadığı gibi, İslâm'ın değerleri de zaman aşımına uğramazlar. İslâm'ın herhangi bir emrini, bir farzını veya yasağını zaman aşımına uğratmaya kalkışanlar, İslâm'ın tümünü zaman aşımına uğratmaya kalkışan münkir ve müşriklerdir. Allah'ın tesettür emrini zaman aşımına uğratmak, Allah'ın dini İslâm'ı zaman aşımına uğratmak demektir.

Tesettür; kadını dişiliğiyle değil kişiliği ile topluma katmaktır. Giyilen tesettür kadının dişiliğini dışlıyorsa, düşmanımızın Müslümanlar üzerindeki tasavvurları iş görüyor demektir.

Rabbimizin güzel isimlerinden biri"Settar"dır. Tesettürün hikmetlerinden biri, bu ismin tecellisi olarak Rabbimiz, insanların hayâ edilen durumlarını başkaları tarafından görülmesini istememiş, insanlar tarafından ayıp ve kusur sayılan durumların örtülmesini istemiştir.

Yine Esma-i Hüsna'dan biri de"Müzeyyin"dir. Bu ismin tecellisiyle de insanların hem diğer insanlara hem de mahlûkata karşı güzel ve düzgün şekilde yani farz olan örtülecek kısımların dışında da edep ve usule uygun olarak örtünmesini istemektedir. Onun için tesettürümüz, Allah'a ve diğer mahlûkata karşı edebimiz ve güzelliğimiz olmaktadır. Yine O'nun güzel isimlerinden biri de"Hafız"dır. Allah Teâlâ her şeyi, her şeyi ile ve neticeleriyle muhafaza ettiği gibi meyveyi kabuğuyla, çekirdeği

Tesettür denilince erkek ve kadının örtülmesi gereken ve zaruret olmaksızın başkalarına gösterilmesi dinimiz İslam tarafından haram kılınan yerlerin, usulüne uygun biçimde örtülmesi anlaşılır.

Türkiye'de istilâ kültürü tarafından dışlanan, parya muamelesi gören Müslüman kadının tesettürü ve onu çevreleyen değerler diğer yandan Allah'ın emri ve âhiret kaygısı. Bu gerilimi azaltmanın yolu da ne yardan ne de serden vazgeçen ucube örtünme biçimleri olarak karşımıza çıkıyor. Dün ülkemizin münkir ve müşrikleri Müslüman kadının tesettürünü çağdaşlık, batılılaşma hesabına zaman aşımına uğratmaya çalışıyorlardı, bugün Müslümanların sözde dindarları bizatihi kendileri tesettürü şeriyyi zaman aşımına uğratmaya çalışıyorlar. Türkiye'de başörtüsü yasakçılarının alt edildiği bir zaman diliminde bile bir türlü geçmeyen müzmin bir aşağılık kompleksi her daim dindarlarımıza eşlik ediyor. İşte bu ruh halinin yansımaları en iyi kılık kıyafet üzerinde gözlemlenebildiği için tesettürü tartışıp duruyoruz. Batı karşısında yenilgi ve aşağılık kompleksi aslında hayatımızın her alanında kendini maymunlaşma ve hınzırlaşma şeklinde göstermektedir.

Müslümanlar tesettür için Allah'ın farz emri demiyorlar da başta liberalizm olmak üzere çağın izmlerinden etkilenerek evrensel insan haklarıyla uyuştuğu şeklindeki öykünmelerin benzeri, tesettüre de taşımaktadırlar. Liberalizm sevdasından devşirme eziklik kompleksi, liberalizm güzellemesi olarak tesettürde de moda ucubesi olarak hayat buluyor. Bu nedenle her şey yolunda gidiyormuş gibi yalnızca tesettürün şekli üzerinde kafa yormak beyhude bir çaba. Moda tabirle, büyük resmin görülmesi gerekir. Çözüm nedir Örtünmenin fıkhını, şekil ve şemailini anlatıp durmanın çok da etkili olduğu görünmemektedir. Zira örtünmenin sınırları, İslâm'daki miras hukuku gibi anlaşılması zor bir konu olmayıp aksine hemen hemen herkesin bildiği basit tek bir cümleyle özetlenebilir: Tesettür, el ve yüz dışında bedenin, dar ve şeffaf olmayan bir giysiyle örtülmesidir. Bu ölçüyü bilmeyen kaç kişi bulabilirsiniz ki! O halde bazı gençlere tesettürün neden zor geldiği üzerinde kafa yormak ve buna ait alternatif anlatı ve tebliğ biçimleri geliştirmek zorundayız. Batılılaşmayı kıyafet üzerinden gerçekleştirmeye çalışan 'Gardırop Batılılaşması' nasıl istediği başarıyı kazanamadıysa, özden ve takvadan yoksun örtünme furyası da İslami dönüşümün bir göstergesi olamaz.