Zâhirî-Selefîlerin re'y (akıl-fikir) karşıtlığı

Geçen haftaki yazımda hicrî II. yüzyıl başlarında ortaya çıkan, Vehhâbî-Selefî zihniyetten de beslenerek gücünü ve etkisini günümüze kadar sürdüren Ehl-i hadis'ten bahsetmiştim. Bunların Ehl-i re'y olarak bilinen akılcı kesime, en başta da İmam Azam Ebû Hanîfe'ye karşı yönelttikleri sayısız itham ve hakaretlerden bazı örnekleri bu yazımda sunacağımı belirtmiştim."Ehl-i hadis'in re'y karşıtlığı, akıl ve özgürlük savunucusu Mu'tezile'yi III. yüzyılın ortalarında etkisiz hale getirdi, sonra da tamamen bitirdi. Fakat re'y taraftarlarının temsilcileri olarak tanınan Ebû Hanîfe ve öğrencilerinin Mu'tezile'ye göre daha itidalli olan akılcılıkları da hedefteydi. O nedenle bilhassa ikisi de Ashâbu'l-hadîs (Hadis taraftarları) içinde yer alan ve Arap dünyasının çok büyük bir kısmına hâkim olan- Şâfiî ve Hanbelî âlimleri onlara sürekli saldırdılar.Ebû Hanîfe tarihe geçmiş bir sözünde şöyle diyordu:"Allah'tan gelenin (Kur'an'ın) başımız gözümüz üstünde yeri var. Resûlullah'tan geleni de dinleriz ve itaat ederiz. Sahâbe'den gelenlerden seçim yaparız ve onlardan şaşmayız. Tabiîn'den (ikinci nesilden) aktarılanlara gelince, onlar âlimse biz de âlimiz."Ebû Hanîfe Allah'ın Kitabı'na ve Peygamber'in Sünneti'ne olan bağlılığını böylesine apaçık ifade etmesine rağmen o ve izleyenleri, Ehl-i hadis'in "Sünnet düşmanı, bid'at ve dalalet ehli" gibi saldırılarına maruz kaldılar. Ehl-i hadis'in önde gelenlerinden Ahmed b. Hanbel'in öğrencisi, hadisçi ve fıkıhçı Harb b. İsmail el-Kirmânî, Mesâilu Harb el-Kirmânî adlı eserinde şöyle der:"Re'y taraftarları bid'atçi ve sapkındırlar; Sünnet ve eser düşmanıdırlar. Dini (üçü de aklî yöntemler olan) re'y, kıyas ve istihsân olarak görürler hadisi tanımazlar. Peygamber'e uymayı reddedip Ebû Hanîfe'yi ve onun sözüne uyanları önder kabul eder... Bu ve benzer görüşleri benimseyenlerden daha sapkın kim olabilir!"Ebû Hanîfe, Ehl-i re'y'in ilk ve en etkili temsilcisi bilindiği için Ashâbu'l-hadîs'in hücumlarına maruz kalanların da başında geliyordu. Mesela Ashâbu'l-hadis'in en büyüklerinden Süfyân-ı Sevrî, Ebû Hanîfe'yi "kâfir" (aynı yerdeki başka bir rivayette "müşrik") diye anar (Ali İbnü'l-Cad ö. 230845, el-Müsned, Beyrut 1990, s. 66-67). Ehl-i hadis'in önemlilerinden İbn Hibbân el-Büstî, el-Mecrûîn adlı eserinde (XVII, 406) Ebû Hanîfe hakkında Süfyân-ı Sevrî'nin yukarıdakinden daha ağır olan şöyle bir sözünü de aktarır: "Ebû Hanîfe'nin kâfirliğinden dolayı kendisinden iki defa tövbe etmesi istenir."Geçen hafta yazdıklarım ve bugün buraya kadar sunduğum bilgiler, eskilerde olmuş bitmiş olsaydı, "O devirlerde benzer şeyler başka dinlerin mensuplarında da görülüyordu. Bunlar geçmişte kaldı" denebilirdi. Ama bugün de Müslüman