En hakiki mürşit benimdir!

Yaylakonak beldesi dağların koynunda kartal yuvası gibi bir sırta yapışmış, kaderini yaşıyordu. Belediye Başkanı Abuzer Aydın 240 evden 220'sinin tamamen yıkıldığını ya da ciddi hasar gördüğünü söyleyince etrafa baktık... Tümsek gibi duran yerlerin depremde yıkılan toprak evler olduğunu fark ettik.Yurttaşlarla konuşuyoruz...Türkiye'de tarım yaşının ortalama 55 olduğu dikkate alınırsa hayli genç üretici öne atıldı:- Evimde 30 kaybım var...İrkildim... Devamını şöyle getirdi:Evimiz iki katlı, alt katta hayvanlarımız, üst katta ailecek biz oturuyoruz. 30 küçükbaş, 5 büyükbaş hayvanım telef oldu... Çaresiziz... Yaylakonak'taki yurttaşlar deprem gerçeğinin bir başka boyutunu ortaya koyuyordu.Elbette aklımız öncelikle bölgedeki insanlarda. Bunun yanında insan yaşamının binyıllardır parçası olan hayvanlar da var.Türkiye'deki tarım alanlarının ve hayvancılığın yaklaşık yüzde 20'si deprem bölgesinde. Deprem sonrası organize olamamanın, ilk gereksinimleri planlayamamanın bir sonucu da tarım ve hayvancılıktaki yıkım. Örneğin pek çok yurttaş yıkılmış evinin bulunduğu yeri terk etmek istemiyor. Çünkü yaşadığı yer aynı zamanda ürettiği yer.İktidar bütün eleştirileri, "nifak"tan "zavallı"ya kadar en çirkin ifadelerle yok saymaya çalışacağına bir nebze dinlese, belki deprem bölgesinin sadece insanlardan, şehirlerden değil, hayvanlardan, topraklardan da oluştuğunu anlayacak. Yaşam zinciri içinde bunların tümünün birbirine bağlı olduğunu, biri zincirden koparsa ötekilerin de etkileneceğini fark edecek.Kasaplar Derneği başkanı geçen gün, "Et fiyatları 15-20 günde neden birden arttı, anlayamadık" diyordu.Niçin Maraş dondurması diyoruzNiçin Antep lezzetleri diyoruzNiçin Hatay sofrası