Basın İnfaz Kurumu!

Bu hafta Meclis Genel Kurulu'na gelmiş geçmiş bütün sansür uygulamalarına rahmet okutacak bir yasa değişikliği geliyor.Basın kanunlarına öyle maddeler ekleniyor ki bunu "sansür" sözcüğü ile tarif etmek olanaksız. Giderek daraltılmaya çalışılan ifade özgürlüğünü tabuta koyup son çiviyi de çakmak istiyorlar. Bu tür uygulamalar iki uç durumda olur:İktidarlar kendilerini çok güçlü ya da çok güçsüz hissettikleri an!Aslında her iki uç da aynı kapıya çıkar.Zira en çok korkutan en çok korkandır aynı zamanda. Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur. Özellikle sosyal medyada yapılan yeni düzenlemeler, "Gençleri kirli bilgilerden koruyacağız" diye başlamıştı. Şuna dönmüş:Başta gençlik olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin gerçek bilgiye ulaşmasını engelleyeceğiz!Değişiklikler geçen hafta Meclis komisyonlarında görüşüldü. Gazeteci örgütlerinin bastırması ile bazı düzeltmeler yapıldı ama bunların hiçbiri sansür ve baskıyı azaltacak cinsten değildi.Düzenleme şunları öngörüyor:-Halka, yanıltıcı bilgi vermek "halkı kin ve nefrete sürüklemek" kadar ağır bir suç haline getiriyor. 1-3 yıl hapis öngörülüyor. Bu bilginin yanıltıcı olup olmadığına atanan bir kişi karar verecek.-Düzenleme ilk başta gazetecilerle ilgili gibi ama değil. "Yanıltıcı bilgiyi" yaymak da suç. Diyelim ki bir kişi gerçek enflasyonu açıkladı. Onu sosyal medyada çoğaltmak da suç kapsamında. Bu sansürün sadece gazetecilere değil halka da yönelik olduğunu gösteriyor. Oldu olacak haberi okuyanları saptayın, kimseyle paylaşmasa bile "bilme suçu" üretin!-Sarı basın kartı gazetecilerin kimliğini oluşturuyor. Bu kartın veriliş şekli yıllardır tartışılıyor. Her ne kadar üyeleri arasında gazeteciler olsa da bu kartı bir devlet kurumu vermemeli, meslek kurumu vermeli. Bunu düzeltmek yerine daha ağır hale getirdiler. Komisyon iki gazeteci, iki gazete patronu ve beş bürokrattan