Tek Parti devrinden bir seçim manzarası

Bugün yine sandıklar dolup boşalacak ve muhtemelen akşam ile yatsı ezanları arasında milletimizin önümüzdeki 5 yılı tayin kararı açıklanacak. Allah'tan hayırlısını dileyelim. Bu seçim günü gelin biraz gerilere gidip tarihten bir yaprağı okuyalım. 21 Temmuz 1946 yılında yapılan ilk tek dereceli seçimde yaşanan skandallar demokrasiye geçişimizin zamanın Tek Parti idaresi tarafından nasıl yokuşa sürüldüğünü göstermesi bakımından bir ders mahiyetindedir. Cumhuriyet kurulduğunda muhalefet partisi yoktu ama İkinci Grup denilen bir muhalif grup Mecliste yer alıyordu. Kâzım Karabekir Paşa'nın öne çıktığı bu grubun partiye dönüşmesi ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adını alması ile kapanması bir olmuş, 1925 yazında kapısına kilit vurularak tam manasıyla Tek Parti yönetimine geçilmişti. Bu zincir ancak 2. Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra gevşeyecek ve önce Nuri Demirağ'ın Milli Kalkınma Partisi ki Ak Parti'nin iki isminden birini taşımaktadır-, ardından 7 Ocak 1946'de Demokrat Parti'nin kurulmasıyla çok partili hayata geçilmiş olacaktı. Tabii ortalığın hemen güllük gülistanlık olacağını beklemeyin. 1950'ye kadar sürecek olan çok partili düzene geçiş sancılı, hileli, kanlı ve zalimce uygulamalara bol miktarda ev sahipliği yapacaktı. Bu 4 uzun yıl gencecik hayatları karartacak, Sabahattin Ali başı ezilerek bu aralıkta öldürülecek (kabri hâlâ kayıptır), Demokrat İzmir gazetesinin sahibi Bülent Üstündağ askerdeyken karısının hapse atıldığını duyunca intihar edecek ama en yaygın olarak bilineni, 46 seçimleri rezaleti olacaktı. Neden rezalet Çünkü -1930 yılında Serbest Fırka'nın da katıldığı kısmî yerel seçimler müstesna- ilk defa çok partili ve tek dereceli seçime gidileceği halde