Sultan Abdülhamid'e sunulan deprem raporunda ilginç detay

İstanbul, içinden bir fay hattı geçmemekle birlikte hareketli arz tabakaları üzerinde bulunduğu için pek çok depreme maruz kalmış. 1509, 1752 ve 1756 tarihlerinde ciddi depremlerle sarsılan ve yer yer viraneye dönen şehir, depreme karşı ahşap evlerle donanmıştı. Evet, yangına karşı tamamen korumasızdı ahşap evler ama hem kolayca yapılıyor, hem de kâgir binalara nispetle ucuza mal olduğu için tercih ediliyordu. Aynı zamanda depreme daha dayanıklı olup daha az can kaybına sebep oluyordu. Birazdan göreceğimiz gibi Sultan 2. Abdülhamid devrinde, 1894'te vukua gelen büyük İstanbul depreminde (halk arasındaki ismi "Küçük Kıyamet"ti) can kaybının düşük kalmasında en büyük hisse, evlerin ahşap yapılmış olmasıydı. 10 Temmuz günü kısa aralıklarla meydana gelen üç kısa ama şiddetli sarsıntı sonunda toplam ölü sayısı sadece 474'te kalmıştı ki, nüfusun 1 milyona yaklaştığı bir şehirde düşük bir yekûn olduğu açıktır. En fazla ikinci can kaybının taş, yani kâgir bir yapı olan Kapalıçarşı'da yaşanmış olması (135 kişi ölmüş, 147 kişi de yaralanmıştı) dediklerimizin delilidir. Sultan Abdülhamid "Büyük hareket-i arz"ın hemen ardından Atina Rasathanesi müdürü Dr. Egnitis'i davet ederek uzman ekibiyle birlikte bir inceleme yaptırmıştı. Bu işi rahatça yürütebilmeleri için hususi bir vapur da tahsis edilmişti heyete. Dr. Egnitis'e Kandilli Rasathanesi müdürü Coumbary ile yardımcısı Lacoine yardımcı olmuştu. Bir ay zarfında tamamlanan rapor 15 Ağustos'ta Fransızca kaleme alınmış, Bogos Efendi'nin Türkçe tercümesi ise Sultan'a 20 Ağustos'ta takdim