Gagavuz Türklerinin göçüne Hıristiyan diye izin verilmemişti

Türkçülük deyip geçmeyin. Osmanlı Türkçülüğü ile Cumhuriyet Türkçülüğü iki ayrı akım kadar birbirine zıttır. İlk akımdan yetişmiş olan Ziya Gökalp'in kitapları Cumhuriyet devrinde tam da inkılapların hız kazandığı ve en hızlı Türkçülük yapıldığı söylenen 1925 yılından itibaren yasaklanmıştır. Hatta Altın Işık adlı manzumesi padişah ve şehzade masallarından bahsettiği için Bakanlar Kurulu kararıyla toplatılmıştır. Osmanlı Türkçülerinden olan Ziya Gökalp'in arkadaşı Hamdullah Suphi (Tanrıöver) de baskı altında dönüştürülenlerden biridir. Geniş tabanlı bir örgüt olan Türk Ocakları'nın 10 Nisan 1931 tarihinde kapatılmasıyla birlikte otomatik olarak dergisi de kapatılacaktır. 1911 yılında yayın hayatına başlayan ve 1918 sonlarında ilk defa İstanbul'da işgal yönetimi tarafından kapatılan Türk Yurdu dergisi 1931 yılında, 233. sayıda yayınını ikinci kez durdurmak zorunda kalacaktır. Cumhuriyet dönemi Türkçülüğü irredantizmi, yani eski toprakları ve tarihî hakları geri alma ideolojisini reddeden, Anadolu'yu Türklüğün ana vatanı telakki eden, ilkiyle ismi dışında benzerliği olmayan bir mahiyet arz eder. Gerçekte ise yapılanlar ve söylenenler Türkçülük değil, Batıcılık kategorisine yerleştirilmesi gereken bir mahiyetedir. Türklüğün kökeni olan Orta Asya'daki Türklerle, hatta komşumuz sayılan Azerbaycan Türklüğü ile ilgilenmeyen ama söylem düzeyinde bir "Türk'ün kökü Orta Asya" lafının ortalarda dolaştığı fakat dış Türklerle ilgili çalışmaların ya çok sınırlı veya hiç olmadığı garip bir eğilim çıkar karşımıza. Türkiye Türkçülüğü diyebiliriz buna. Mesela Hamdullah Suphi, Bükreş Büyükelçiliği sırasında yakından ilgilenip 20 civarında okul açtığı Gagavuz Türklerinin topluca Türkiye'ye getirilip yerleştirilmesi için uğraşması