Gidişat Kopenhag'da da sürse bile

Sivasspor'u yenip Süper Kupa'yı, İstanbulspor ve Hatayspor'u de mağlup ederek Süper Lig'in ilk 2 haftasında 6 puanı kapan Trabzonspor'da sıra geldi, "Bir iş nasıl başlar ise genelde öyle gider." sözü ile umutlanarak Şampiyonlar Ligi'nde play-off'u geçmeye Daha doğrusu sadece kariyer için değil, ekonomik durum için de çok gerekli olan Şampiyonluk Ligi Gruplarına kalmaya "Trabzonspor'un Kopenhag'ı geçip gruplara kalma şansı nedir" diye sorsalar, ben "Yarı yarıya." derim. Ama bu tahminim ligin ilk 2 maçında sergilenen futbola bakarak değil de, daha çok "Öyle veya böyle Trabzonspor kazanıyor" gerçeğinden harekete dayanıyor. Yani başka bir deyişle, "Trabzonspor iyi oynamasa da kazanıyor. Şansı yaver gidiyor." Ama şayet "Nasıl başlarsa öyle gider" diyerek skor ve puan açısından Trabzonspor lehine değerlendirme yapar isek, olumsuz başlangıçları da kenara koymamız, yani her iki yönden bakmamız gerekiyor. Çünkü daha işin başında Visca gibi "banko" bir oyuncunun ikinci maçta sakatlanarak, sahalardan en az 2 ay uzak kalmasını da bir başlangıç saymamız gerekiyor! Şimdi Visca'nın yeri nasıl doldurulacak Hatta, "Başka sakatlıklar da meydana gelirse ne yapılacak" Bu soruların cevabı mevcut kadro içinden mi, yoksa dışından mı aranacak Visca sakatlanınca yerine içeriden Kouassi var. Form tutarsa Visca'yı da aratmayabilir. Ama Teknik Direktör Avcı'nın Visca sakatlanmadan önce