Dünyamız tarihte çok sayıda barbarca ve yıkıcı işgal gördü. Moğolların önüne gelen her şeyi biçen istilasına, insan eti yiyen çapulculardan kurulu Haçlı ordularının vahşetine, Hiroşima'da geride tek bir canlı bırakmayan Amerikan saldırganlığına şahit olduk.
Ancak kendisine ordu diyen bir terör yapılanmasının hastanelere ve içinde tedavi gören yaralılara karşı açtığı savaşı ilk defa görüyoruz. Gazze'deki Şifa Hastanesi, 40 gün süren ağır bombardıman sonunda İsrail askerleri tarafından işgal edildi. Bu sözde askerler öyle büyük bir zafer kazanmış olmalılar ki, ilk yaptıkları iş hastanenin çatısına kendi bayraklarını asmak oldu.
Tüm sözlerin ve insanlığı bugüne taşıyan tüm yasaların tükendiği bu vahşet karşısında dünya pek çok şeyi yeniden tartışmak zorunda. ABD ve tüm Batılı kurumların desteğiyle gerçekleşen bu saldırı sonrasında artık neyin "terör eylemi" olarak tanımlanacağı bilinmiyor.
Bugüne kadar Gazze'de 25 hastane, 52 sağlık merkezi ve 55 ambulans vuruldu. Kudüs Hastanesi saldırısında yaralılar sedyelerinden sürüklenerek bilinmez yerlere götürüldü. Endonezya Hastanesi adeta kan gölüne dönmüş durumda. Elektrik ve yakıt tükendiğinden kuvözdeki bebekler tüm dünyanın gözleri önünde can verdiler.
Eğer tüm bunlar birer terör eylemi değilse, terör nedir Yaralanan düşman askerinin dahi tedavi edilmesini öngören yasaları hazırlayanlar, Filistinli sivillerin hastaneler içinde öldürülmesi karşısında hiçbir şey yapamıyor, hatta destekliyorsa bundan sonra hiçbir olayı terör eylemi olarak tanımlayamazlar. Bunun nasıl korkunç sonuçları olacağını hayal bile edemeyiz.
Batı'daki en önemli 10 entelektüelden birisi olarak kabul edilen, demokratik toplum tartışmalarına pek çok yeni kuramlar hediye ederek çağdaş felsefenin kilit taşlarından birisi haline gelen Jürgen Habermas'ın dahi İsrail barbarlığına destek mektubu yazdığı bir çağda Avrupa aklı ölmüştür.
İşte Batı'da gençlerin, yazılmasından tam 21 yıl sonra Usame bin Ladin'in ABD'ye yazdığı mektubu arşivlerden çıkararak heyecanla okumaya başlamasını sağlayan şey bu umutsuzluk hali değil midir
Batı'nın tüm değerler manzumesinin Gazze duvarına çarpıp yok olmasıyla birlikte, kendilerine bugüne kadar öğretilen her şeyin koca bir yalan olduğunu idrak etmeye başlayan Batılı insan, Müslüman halkların