Kanadını kendi kırdı!

Soruyorlar; -Sezen Aksu mevzuuna girmeyi düşünüyor musun Bir ben eksiğim çünkü.. Ortalığı saran kakafonide, bir benim sesim eksik çünkü.. Soran arkadaşlardan birine söyledim; -Herkes eteğindeki taşları döksün, kakafoni bitsin, sakin sakin konuşayım, ya da yazayım.. Çünkü o gürültüde kimin ne dediği anlaşılmıyor.. Gürültü devam ediyor.. O yüzden, en azından ayrışmak adına, sakince yazayım bari.. Öncelikle, herkes gibi ben de Sezen şarkılarını severim.. Ama Sezen şarkılarını sevmek için, Sezen Aksu'yu sevmek şart değil.. Türk müziğinde önemli bir isimdir, kıymetli bir isimdir. Bunları hayata teslim edip devam edeyim.. Kendisini ilk gördüğüm yer, İzmir Fuarı'ndaki Kübana Gazinosu'ydu.. 11 yaşındaydım.. Çeyrek asır önce, Rahmetli Ufuk Güldemir'le Star Haber'de çalışırken, "Şeko" adlı bir fenomen icat edip, evinin önüne kadar gidip, evlenme teklifleri üzerinden, şaka yollu raiting haberciliği yapmışlığım bile var.. Hayatımıza dokunmuştur evet, ama, 15 gün süren "Şeko-Sezen aşkı" serisiyle, benim de kendisinin hayatına dokunmuşluğum var.. Gelelim sadede.. Benim hayatıma son dokunuşu, "İki cihanda lekeli ilan" ettiği gündür.. Türkiye'yi, bugün karşı karşıya kaldığı, sosyal, siyasal, ekonomik, tüm bu sıkıntılara götüren süreçte, doğruyu söyleyen, iyi insanları, "İki cihanda lekeli" ilan ettiği gündür.. Bu yanıyla da, aslında, minik serçe, önce duygularıma, sonra da aklıma ihanet etmiştir.. Bendeki izi budur.. Bugüne kadar gönül teline dokunan şarkı sözleriyle, o gönüllerde taht kuran bir sanatçı, belki de dikkatsizliğin ürünü bir nakaratla arenanın ortasında kaldı.. Neresinden bakarsanız bakın, Adem ile Havva, yaşadığımız toplumun kutsallarından.. Bir şarkıda onlardan söz ederken daha dikkatli olmanız gerekir.. Bunu umursamayabilirsiniz.. Ama onun da bedeli vardır.. O bedeli göze almanız gerekir.. Hiçbir şey yokmuş gibi davranmak mümkün değil.. Sırf muhalif olduğum bir siyasi çizgi saldırıyor diye, böylesine ciddi bir hatayı görmezden gelemem.. Ak Partililer, çok istedikleri bir kamplaşma için bulunmaz nimet saydılar diye, o hatayı yok sayamam.. Gerçi mesele, yıllardır birbirlerine alkış tutanlar arasındaki bir mesele.. Ak Partililer, bu ülkenin haklı çıkan iyi insanlarına hakaret yarışında minik serçeyle yol arkadaşlığı yaptı.. O sebeple, aslında bunu da mı ben dert edeyim Ramiz Dayı karakterinin çok sevdiğim bir sözü var.. Der ki; -Gün gelir, ihanet eden, sadakat bekler! Bugün, iktidarın kendisinin bile çark ettiği, yanlış gördüğü açılım sürecinde, "Bu iş yanlış" diyenleri "İki cihanda lekeli" ilan edecek kadar minik bir akla, bugün ben mi sahip