Bir kar yağdı böyle oldu

"Futbol takımı tutar gibi siyasi parti desteklemek" tabiri vardır ya Son günlerde yaşananlara bakınca görünen o ki, durum bu seviyeden bile öteye geçti. İnsanlar; parti, lider ya da siyasetçilerini, artık futbol fanatizminden bile daha 'körü körüne' destekliyor. Siyasetçileri anlayabiliyorum. Onlar adı üstünde siyasetçi ve 'taraf'lar. Peki ya sanatçılar, akademisyenler, gazeteciler, hatta hukukçuların bile aynı durumda olmasına ne diyeceğiz Söz konusu kim olursa olsun doğrusuna doğru, eğrisine eğri, yanlışına yanlış, eksiğine eksik demek neden bu kadar zor İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yemek mevzuunda da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Adem ile Havva'ya hakaret konusundaki açıklamalarında da aynı durumu gördük. 'Körü körüne destek' dediğim bu. Akılcı davranıp olan biteni biraz izledikten sonra tavır belirlemek yerine peşin hükümle, hemen konuşmak ya da yazmanın sonucu boşa düşmek, tweet silmek, mahcup olmak, özür dilemek oluyor işte. Bu duruma düşenlerin en azından oturup bir düşünmesi, yaşadıklarından bir ders çıkarması gerekiyor. Ve bir daha benzer bir durumla karşılaştıklarında bugünü hatırlamaları Kış geldiğinde yağan kar aslında bir örtüdür. Kirin pasın üstünü örter. Oysa bu defa İstanbul'a yağan kar, değil üstünü örtmek, siyasetin üzerindeki örtüyü kaldırdı adeta. Siyasetin ne denli, 'üzüm yemek'ten ziyade 'bağcı dövmek' maksatlı yapıldığını gösterdi hepimize. Oysa siyasetin insan odaklı yapıldığı ülkelerde, doğal afet zamanlarında yerel yönetimlerle merkezi idare bilek güreşi yapmaz. Aksine el ele verip birlikte çalışır. Kriz masaları kurulur ve bütün yetkililer, bütün birimler hep beraber uğraş verir sorunları çözmek için. Bakanlar