Belma Hanım

Seneler su misali akıp geçmeye başlayınca vaktini tamamlayan sevdikleriniz dünyayı ardarda terkediyorlar ve gidenler yaş itibariyle sizden büyük, hele kalpten sevdiğiniz dostlarınız ise hüznünüz daha da ağır oluyor... Dün de Belma Simavi gitti... Vefatını yazan haber siteleri Belma Hanım'dan "Hürriyet Gazetesi'nin eski sahibi Erol Simavi'nin eşi" diye bahsettiler, bir-iki site "sosyetenin önemli bir ismi" olduğunu söyledi, gazeteler de bugün aynı minvalde birşeyler yazacaklar, onu tanımayanlar bu haberleri şöyle bir okuyup geçecekler ama Belma Simavi sevenlerinin ve onu yakından bilenlerin hafızalarında her zaman mutena bir yer işgal edecek. Tarih meraklıları bilirler: 1909 Temmuz'unda Yağcızade Şefik Bey isminde gayet zengin bir tüccarının öncülüğünde deniz kuvvetlerimizi güçlendirmek ve Yunan Donanması'na karşı üstünlük sağlayabilmek maksadıyla "Donanma Cemiyeti" yahut resmî adı ile "Donanma-yı Osmanî Muavenet-i Milliye Cemiyeti" isimli bir dernek kurulmuştu. Halk derneğin düzenlediği yardım kampanyalarına geniş destek vermiş, ciddî meblâğlarda bağışlar yapılmış ve bu sayede "Barbaros Hayreddin", "Turgut Reis", "Yadigârı Millet", "Muavenet-i Milliye", Numune-i Hamiyet" ve "Gayret-i Vataniye" isimli zırhlılar ile muhripler satın alınmıştı. Donanma Cemiyeti, daha sonra İngiltere'ye "Sultan Osman" ve "Reşadiye" isimlerini alacak olan iki büyük savaş gemisi sipariş etmiş, hattâ bedellerini bile ödemiş ama İngilizler 1914'te patlayan Dünya Harbi'nin hemen öncesinde her iki zırhlıya el koymuş, hadisenin tartışmaları senelerce devam etmiş fakat gemileri almaya muvaffak olamamıştık. Belma Simavi, işte Osmanlı Deniz Kuvvetleri'ne yeniden hayat veren Donanma Cemiyeti'nin kurucusu Yağcızade Şefik Bey'in torunu idi... Çocukluğu ve gençliği ailesinin Kanlıca'daki yalısında geçmiş, sonra Sadrazam Saffet Paşa'nın torunu ve basın tarihimizin en önemli isimlerinden olan gazeteci, dergici, karikatürist, ressam ve film yönetmeni Sedat Simavi'nin oğlu Erol Simavi ile evlenip Kanlıca'daki bir başka yalıya, Sedat Bey'in yalısına gelin gitmişti. Türkiye'de 1990'lara kadar neredeyse kırk sene boyunca "gazete", "basın" yahut "patron" dendiğinde akla ilk gelen isimler Erol Bey ile Belma Hanım olacaktı... Günün birinde ciddî şekilde kaleme alınacak olan Türk Basın Tarihi'nde, Simavi ailesi ile beraber Belma Hanım da mutlaka önemli ve geniş bir yer işgal edecektir. BU NEYİN KORKUSUDUR Bu yazıyı yazmaya geceyarısından sonra başladım. Belma Hanım'ın vefatının üzerinden nerede ise dokuz saat geçmiş, vefat haberi birçok sitede yeralmıştı ama Hürriyet'in internet sayfasında gazetenin bir zamanlar sahibesi olan Belma Simavi hakkında tek satır yoktu! Böyle bir vurdumduymazlığa pek ihtimal vermedim, "Belki dikkatimden kaçtı" diye düşündüm, birkaç arkadaşımdan sayfaya iyice bakmalarını rica ettim ama onlar da bulamadılar. Hürriyet, eski patroniçesinin vefatını yazmaya her nedense tenezzül etmedi! Zaten aynı Hürriyet, 2015 Haziran'ında eski sahibi Erol Bey'in vefat haberini önce "Hürriyet Gazetesi'nin eski sahibi işadamı Erol Simavi birkaç yıl önce taşındığı