Murat Bardakçı

Haberturk

Bizim burun kıvırdığımız imparatorluk geleneği, bugün Rusya'da ve İngiltere'de aynen devam ediyor!

Adamın biri Osmanlı Devleti'nin 1800'lerden itibaren Londra, Paris, Berlin, Roma, Petersburg, Washington, Madrid, Atina ve Paris'teki büyükelçiliklerini yapan Yanko, Antonaki, Kostaki, Musurus, Kalamaki, Nikolaki, Todoraki, Naum, Aleko, vesair gibi gayrımüslimlerin isimlerini sıralayıp "Bazılarının özlediği Osmanlı" diye bir tweet atmış ve bu tweet

30 Ağustos'taki Büyük Zafer'in taarruzdan bir ay önce oynanan futbol maçı ile başladığını bilir misiniz

Başlıktaki sorunun doğru cevabını eminim az kişi verebilir ve "Evet, biliyorum!" diyeceklerin hemen tamamı da, Millî Mücadele konusunda ciddî şekilde bilgi sahibi olan uzmanlardır... Türkiye'nin Birinci Dünya Harbi'nde uğradığı işgale son verip yepyeni bir devletin kuruluşunun müjdesi olan ve gayet parlak bir zaferle neticelenen Büyük Taarruz'un ön

Japonya'nın suikaste kurban giden başbakanı Abe ve Son İmparator

İtalyan yönetmen Bernardo Bertolucci'nin 1987'de çevirdiği ve dokuz Oscar birden alan "Son İmparator" filmini seyretmiş mi idiniz Seyretti iseniz hatırlayacaksınız: Japonlar, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Çin'in son imparatoru Puyi'yi Mançurya'ya götürüp orada kurdukları Mançukuo isimli devletin başına geçirirler. Puyi, artık Japonlar'ın kuklasıdır

Balarısı Ahmet

Teşvikiye Camii'nden geçen Perşembe günü Cüneyt Arkın'ın cenazesi kaldırıldığı sırada Sünbül Efendi Camii'nden de bir başka cenaze kaldırılıyordu: Balarısı Ahmet'in cenazesi... Önce, bilmeyenler için Balarısı Ahmet'in kim olduğunu yazayım: Asıl ismi Ahmet Faik Şener idi, bugün stand-up şovu yapanların öncüsüydü ve bu işi bizzat icra ettiği müziğin

Böyle bir sergi ilk defa düzenlendi, müziğe merakınız varsa mutlaka gidip gezin!

Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde bir aydan buyana hayli ziyaretçi çeken ama basının nedense pek rağbet göstermediği bir sergi var: "Saz ve Söz. Türk Müziği Tarihi Sergisi"... Musiki tarihimizde bir ilk olan bu sergide Türk ve İslâm dünyasının müziği ile ilgili yüzyıllar öncesine ait kaynak kitaplar, bir kısmı artık unutulmuş olan

Cami değil, sanki köyün dilberi Kezban'ın fistanı!

Aşağıda iki fotoğraf görüyorsunuz: Harabe haline gelmiş eski bir binanın ve aynı mekânın beyazlara büründürülmüş son hâlinin fotoğraflarını... Burası mönüsünde tekila ile beraber taconun, burritonun ve zehir gibi acı quasadillanın bulunduğu Meksika'daki bir esnaf lokantası; Yunan adalarından birindeki Ortodoks kilisesi yahut İran'daki bir Zerdüşt t

Bu gaza gelmeyin! Ayasofya kalabalıktan zarar görecek olsaydı, Vatikan'ın Sen Piyer'i çoktan yerle bir olmuştu...

Ayasofya Camii'nin kapısına, sıvalarına ve duvarlarına bir haller oldu! Ziyaretçilerden bazılarının 15 asırlık mâbetten gizlice ufak parçalar yürüttükleri ve hattâ bazılarının da kapıdan söktükleri ağaç parçaları yedikleri söyleniyor Böyle tırtıklamalar semavî olsun olmasın, birçok dinin mensupları arasında yaygındır. Şifa bulmak, sevap kazanmak, b

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın yayınladığı bu kitap, kültürümüz bakımından yerli otomobil projesi kadar önemlidir!

Türkiye'de matbaayı 18. asırda İbrahim Müteferrika kurdu ve Müteferrika'nın 1729'da yayınladığı "Vankulu Lügati", memleketimizde basılmış ilk kitap olarak bilindi. Ama, Vankulu aslında Türkiye'de basılan "ilk" değil, "ilk Türkçe" kitap idi! Zira, Müteferrika'dan ikiyüz küsur sene önce İstanbul'da Yahudiler, sonra da Rumlar ile Ermeniler matbaa kuru

Belma Hanım

Seneler su misali akıp geçmeye başlayınca vaktini tamamlayan sevdikleriniz dünyayı ardarda terkediyorlar ve gidenler yaş itibariyle sizden büyük, hele kalpten sevdiğiniz dostlarınız ise hüznünüz daha da ağır oluyor... Dün de Belma Simavi gitti... Vefatını yazan haber siteleri Belma Hanım'dan "Hürriyet Gazetesi'nin eski sahibi Erol Simavi'nin eşi" d

Asil milletimizin zarif ve entellektüel yorum yeteneği!

Bir internet sitesinde geçen gün "Kraliçe Elizabeth bastonu bıraktı" başlıklı bir haber vardı. Artık zor yürüyen ve hasta olduğu için ortalarda da görünmeyen 96 yaşındaki İngiltere Kraliçesi İkinci Elizabeth'in iyileştiği, rutin işlerine döndüğü, Windsor Kalesi'nde İsviçre Başbakanı ile hanımını kabul ettiği ve misafirlerini ayakta, bastonsuz karşı