Tabii ki 61 Anayasasını isterler.. Çünkü o anayasayla başbakan astılar

Bir 12 Eylül daha geçti..

Darbecilerin kuyuya attığı taş 40 senedir aynı yerde duruyor.

Cunta tarafından hazırlanan anayasa hâlâ yürürlükte.

177 maddesinden, zaman içinde 134'ünde değişiklik yapılsa da, bugüne kadar oturulup tamamen sivil ve özgürlükçü bir anayasa yapılamadı.

CHP ve medya yapılanması, her 12 Eylül anmasında söyledikleri, "darbe sağcıların ve İslamcıların önünü açmak için sola yapıldı" yalanını yine tekrarladı.

Bu iftiranın dillendirildiği gün, Başkan Erdoğan ise AK Parti iktidarında müzeye dönüştürülen Ulucanlar Cezaevinden seslendi.

Darbecilerin yaptığı anayasanın yerine, toplumun tüm kesimlerine hitap edecek sivil bir anayasa yapılması çağrısında bulundu.

12 Eylül'ün sözde mağdurlarının tepkisi ne oldu

Başkan Erdoğan'ın sözlerinden bir cümleyi cımbızlayıp, "Ulus devlet yok edilemez, 61 Anayasası temel alınsın" dediler.

Oha demek geçiyor içimden ama nezaketi de elden bırakmamak için demiyorum..

61 Anayasası temel alınsın öyle mi

Kim yaptı bu anayasayı

Darbeciler!

Yani şunu demek istiyorlar, "Sivil anayasayı kabul edemeyiz.'Yeni anayasa' diyorsanız, 12 Eylül Anayasasını terk edecekseniz, bizim devrim adıyla yutturmaya çalıştığımız 27 Mayıs darbecilerinin anayasasını alacaksınız. Bir darbeden diğer darbeye geçiş yapabilirsiniz. Başkası kabul edilemez."

İşte batılı, çağdaş, (efendileri tarafından mükemmel şekilde) eğitilmiş kafaların bakış açısı bu.

"Canım ne var bunda", "Ama Menderes'te idamı hak etmişti", "yargılamalarda suçlu bulunmadı mı neler neler yapmış" diyorlar.

Gelin o sürece bakalım..

Ne numaralar çevirmiş bugün bize "darbeler sola yapıldı" diyen ahlaksızlar ve onların kutsadığı alçak darbeciler..

27 Mayıs sabahının ilk saatlerinde, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, TBMM Başkanı Refik

Koraltan ve İçişleri Bakanı Namık Gedik başta olmak üzere, DP milletvekilleri gözaltına

alınarak Harp Okulu binasına götürüldü.

Darbeciler Cumhurbaşkanı Celal Bayar'dan korktukları için, kendisine yönelik istifa teklifinde bulundu.

Bayar elinin tersiyle itiyor, "seçimle geldim, ancak seçimle giderim" diyor.

Bayar'ın bu çıkışı üzerine Cemal Madanoğlu ve cuntacılar yaptıkları darbeyi sözde meşru bir zemine oturtmak için yeni bir planı yürürlüğe koyuyor.

Madanoğlu bu amaçla, İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, Prof. Dr. Naci

Şensoy, Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Prof. Dr. Hüseyin Nail Kubalı, Prof Dr. Ragıp

Sarıca, Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya ve Doç. Dr. İsmet Giritli'den oluşan heyete geçici bir anayasa hazırlatıyor.

Maalesef İstanbul Hukukta, meşru anayasanın ortadan kaldırılması sürecinde görev alan bu isimlerden hâlâ övgüyle bahsediliyor.

Bu da ayrı bir rezalet olarak köşede dursun, ileride bakar bakar utanırız..

Geri dönelim..

Sıddık Sami Onar başkanlığındaki komisyonun hazırladığı geçici anayasa ile TBMM'ye ait tüm görev ve yetkiler darbeyi yapan Milli Birlik Komitesi'ne (MBK) devredildi.

Bu anayasayla hükümet, MBK'ya karşı sorumlu tutuldu. MBK başkanı, devlet başkanı olarak kabul edildi ve devrilen siyasal iktidarın üyelerinin sözde suçlarını araştırmak için bir Yüksek Soruşturma Kurulu oluşturuldu. Dokuz kişilik bir Yüksek Adalet Divanı kuruldu. 13 Aralık 1960'ta geçici anayasada yapılan bir değişiklik ile yeni anayasanın "kurucu meclis" tarafından hazırlanması kabul edildi.

Kurucu meclis mi

Hani arada bir "anayasayı kurucu meclis yapar" diyorlar ya..

İşte kast ettikleri 27 Mayıs darbecileri demek ki!

Tiyatroya bakın..

MBK'ya devredilen eski TBMM'nin yetkileri, bu kez de kurucu meclise devredildi. Ancak

hükümet, yine yalnızca MBK'ya karşı sorumlu tutuldu.

Ama böyle kalamazdı. Eski iktidar mensupları yargılanıp cezalandırılmalıydı.

İktidar suçlu bulunmalı, bu sayede müdahalenin meşruiyeti tescil ettirilmeliydi.

İktidar mensuplarının itibarının yerle bir edilmesi lazımdı. Bunun en uygun aracı da yargılama süreci ve CHP medyasının bu süreçte aktif şekilde kullanılmasıydı.

Cunta, idareyi ele alır almaz DP iktidarını akıllara durgunluk veren suçlamalarla itham etti.

Askeri cuntanın iddiaları arasında, devrilen iktidarın, İstanbul Beyazıt Meydanında hükümet aleyhine gösterilerde bulunmuş öğrencilerin arasından yüzlercesini gizlice öldürmüş ve cesetlerini bilinmeyen yerlere gömmüş veya Et-Balık Kurumu'nun kombinalarında kıyma şekline dönüştürerek hayvan yemi haline getirmiş olduğu iddiası.